1923 yılında uzun süredir terkettiği heykel çalışmalarına yeniden başladı. 1935’te,
kendisine Maria adlı bir kız doğuran Marie – Therese Walter’e bağlandı. Olga Koklova’dan
ondört yıl önce, Paul adlı bir oğlu olmuştu.
1936’da, İspanyol İç Savaşı’nın patlaması üzerine, cumhuriyetçilerin tarafını tutarak, Prado’nun
Müdürlüğüne atandı. Bu eylemini
Guernica
adlı ünlü tablosunda, somut olarak belgeledi. 1945’ten
sonra özellikle Paris’te yaşamaya başladı ve Dora Maar’la dostluk kurdu.
1946 – 1948 yılları arasında, gittiği Antibe’lerde, yaptığı kil ve seramik çalışmalarında, gerçek bir
başarı kazandı. Yeni arkadaşı Françoise Gilot, ona 1947 yılında, Claude adlı bir erkek, 1949’da
Paloma adlı bir kız çocuğu düyaya getirdi. 1948’de Vallauris’e yerleşerek altı sene orada kaldı, bu
arada Gilot’dan ayrılarak Jacqueline Roque’la ilişki kurdu. Polonya, İtalya ve İngiltere’ye
yolculuk yaptı. Tablolarının daima tükenmez bir gençlik hırsı ve heyecanıyla çizmeye devam etti.
Picasso kimi için bir bayrak, kimi içinse bir hedeftir; modem çağın gerçek sembolü,
Pandora Vazosundan çağdaş sanatın tüm özlemlerini salıveren bir dahidir.
Picasso’nun en üstün yönü, sade fakat sonsuz özlemleri, hep duygu ve stilin doruğunda
gerçekleştirebilmesidir. Yaşama tutkusu, duygusal gerilimi. Picasso’yla beraber, resim sanatına ilk
defa, sadece «gerçek» ve onun tutkuları değil, gerçeği kapsamaya yarayacak mantıksal öğeler de
girmiştir. Bu yüzden gerçekle, çizilen arasında, görünüş benzerliğinin, onun için, hiç önemi
yoktur. «Neden»leri ve «izlenim»leri aramak için doğanın derinliğine yönelmesi gereksizdir.
İçindeki duygusal atılımlar, izlenimlerini yorumlamaya yeterli olmaktadır. Picasso aramaz, bulur.
Picasso görmez, düşünür.
Kullandığı renkler parlak, yüzeyler geniştir. Şekiller ağır kontürlerle sınırlanmış, fırça
darbeleriyle «noktalama» stiline yönelen, gerilimli bir teknik uygulanmıştır. Giderek renkler tek
ve yetkili bir maviye dönüşmüş, hüzünlü ve karanlık tonlarda, içli bir durgunluk yansımıştır.
İnsancıl konularda, fakir, yaşlı çalgıcılar, körler, kimsesiz zavallı çiftler, ütücüler ortaya
çıkmaktadır.
Picasso, yaşantısının son senelerine dek aynı gençlik gücüne, aynı tazeliğe, aynı arayış gerilimine
ve aynı sıcak tutkuya sahip olabilmiş tek insandır
Достарыңызбен бөлісу: