Э. З. Дулаева ф.ғ. к., ҚазМемҚызпу аға оқытушысы



Pdf көрінісі
бет79/146
Дата03.10.2024
өлшемі3,8 Mb.
#205569
1   ...   75   76   77   78   79   80   81   82   ...   146
Байланысты:
Түрікше оқулық

PABLO PICASSO HAYATI 
 
 
Pablo Picasso, 25 Ekim 1881 yılında, Malaga’da, resim öğretmeni José Ruiz Blasco ile 
Maria Picasso’dan doğdu. Dünyaca ünlü olan soyadını annesinden aldı. Baba mesleğine duyduğu 
büyük ilgiyle küçük yaşta resme başladı. 


1891’de La Coruna’da Güzel Sanatlar Okulu’na üstün bir başarıyla devam etti. Daha 
sonraları gittiği Madrit’te akademik çevrelerden yararlandı; kısa zamanda kendine özgü bir stil 
kazandı. Barcelona kabarelerinin insancıl ve öncü yaşamı gelişimine büyük katkıda bulundu. 
Sanat başkenti Paris’e ilk gidişi, 1900 yılının Eylül ayına rastladı, kısa bir süre, ressam arkadaşı 
Nöftnel’in atölyesinde kalarak Madrit’e geri döndü. Soler’le birlikte «Arte Joven» dergisini 
yayınladı. Paris’e tekrar gidişinde, oradaki sanat çevresinin içine girmeyi başardı. Özellikle 
Coquiot ve Mark Jacop’la arkadaşlık kurdu, bir iki sene içinde, atölyesi, gelişen ve büyüyen 
sanatkarların buluşma merkezine dönüştü. 
Bu huzurlu ortam içinde sanatı «mavi dönem» den «pembe dönem»e geçti. 1905 yılında 
Fernande Oliver’e bağlandı. Barcelona, Gosol ve Lerida’ya yaptığı yolculukla, eski İspanyol 
heykel sanatını keşfederek, büyük ilgi duydu. Aynı tarihlerde Matisse’le tanıştı. Onun 
öncülüğünde, ilkel Afrika sanatının çekiciliğine kapıldı. 1906’da Braque ve Derain’le tanıştı, 
birlikte bir kübizm öncesi çalışmasına giriştiler. 1909 yazını, Horta de San Juan’da geçirerek 
kübist peyzajlar çizdi, bunları Vollard’da sergiledi. Eserleri kısa sürede kübizm’in odak noktasını 
oluşturdu. Fernand Oliver’den ayrıldıktan sonra, birçok tablolarına da modellik eden Marcelle 
Humbert (Eva)le arkadaşlık etti. 1912-14 yıllarında, kübist tabloları Fransa ve dışında büyük ün 
kazandı. Münich, Berlin ve Köln’deki enternasyonal sergilerde önemli yer tuttu. 
1914 Savaşı’na katılmayarak Paris’te kaldı, yalnız ve acı bir dönem geçirdi. 1915’te Eva’yı 
kaybetti. 1917’de Jean Cocteau’nun baskılı ısrarlarına dayanamayarak, Parade Balesi’nin 
dekorlarının yapmak üzere İtalya’ya gitti. Gezinin en önemli yanlarından biri; orada, 1918 yılının 
Temmuzunda evleneceği, balerin Olga Koklova’yı tanıması, diğeri ise klasik sanatın derin ve 
çarpıcı yönünü keşfetmesi oldu. 
Picasso artık eylemim iki ayrı köprü üzerinde yürütmeye başladı: Gerçekçi bir tutumu 
yeğleyen «klasizm» ve mantıksal öğelere yönelen «kübizm».


1923 yılında uzun süredir terkettiği heykel çalışmalarına yeniden başladı. 1935’te, 
kendisine Maria adlı bir kız doğuran Marie – Therese Walter’e bağlandı. Olga Koklova’dan 
ondört yıl önce, Paul adlı bir oğlu olmuştu. 
1936’da, İspanyol İç Savaşı’nın patlaması üzerine, cumhuriyetçilerin tarafını tutarak, Prado’nun 
Müdürlüğüne atandı. Bu eylemini 
Guernica
 adlı ünlü tablosunda, somut olarak belgeledi. 1945’ten 
sonra özellikle Paris’te yaşamaya başladı ve Dora Maar’la dostluk kurdu. 
1946 – 1948 yılları arasında, gittiği Antibe’lerde, yaptığı kil ve seramik çalışmalarında, gerçek bir 
başarı kazandı. Yeni arkadaşı Françoise Gilot, ona 1947 yılında, Claude adlı bir erkek, 1949’da 
Paloma adlı bir kız çocuğu düyaya getirdi. 1948’de Vallauris’e yerleşerek altı sene orada kaldı, bu 
arada Gilot’dan ayrılarak Jacqueline Roque’la ilişki kurdu. Polonya, İtalya ve İngiltere’ye 
yolculuk yaptı. Tablolarının daima tükenmez bir gençlik hırsı ve heyecanıyla çizmeye devam etti. 
Picasso kimi için bir bayrak, kimi içinse bir hedeftir; modem çağın gerçek sembolü, 
Pandora Vazosundan çağdaş sanatın tüm özlemlerini salıveren bir dahidir. 
Picasso’nun en üstün yönü, sade fakat sonsuz özlemleri, hep duygu ve stilin doruğunda 
gerçekleştirebilmesidir. Yaşama tutkusu, duygusal gerilimi. Picasso’yla beraber, resim sanatına ilk 
defa, sadece «gerçek» ve onun tutkuları değil, gerçeği kapsamaya yarayacak mantıksal öğeler de 
girmiştir. Bu yüzden gerçekle, çizilen arasında, görünüş benzerliğinin, onun için, hiç önemi 
yoktur. «Neden»leri ve «izlenim»leri aramak için doğanın derinliğine yönelmesi gereksizdir. 
İçindeki duygusal atılımlar, izlenimlerini yorumlamaya yeterli olmaktadır. Picasso aramaz, bulur. 
Picasso görmez, düşünür. 
Kullandığı renkler parlak, yüzeyler geniştir. Şekiller ağır kontürlerle sınırlanmış, fırça 
darbeleriyle «noktalama» stiline yönelen, gerilimli bir teknik uygulanmıştır. Giderek renkler tek 
ve yetkili bir maviye dönüşmüş, hüzünlü ve karanlık tonlarda, içli bir durgunluk yansımıştır. 
İnsancıl konularda, fakir, yaşlı çalgıcılar, körler, kimsesiz zavallı çiftler, ütücüler ortaya 
çıkmaktadır. 
Picasso, yaşantısının son senelerine dek aynı gençlik gücüne, aynı tazeliğe, aynı arayış gerilimine 
ve aynı sıcak tutkuya sahip olabilmiş tek insandır 


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   75   76   77   78   79   80   81   82   ...   146




©engime.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет