başgıl “alnı akıtmalı, alnında akıtma olan (at)”
ädräk “sopa, çubuk”
yoday “bayağı, basit, kötü”
ēş “son, etene (послед)” (M. Ölmez, “Alttürkische Etymologien (2)”, Aspects of research into Central Asian Buddhism. In Memoriam Kōgi Kudara, Ed. Peter ZİEME, Brepols yayınevi, Turnhout 2008: 229-236).
Bu bildiride ise aynı şekilde, Eski Türkçe kaynaklarda ve yalnızca bir-iki Türk dilinde görülen kimi sözcükler ve yapıları ele alınacaktır. Bu sözcükler şunlardır: anvant, örtgün, mayaq, yuy ~ yüy ~ yoy ~ yön ~ yun ~ yon ~ yün ~ yön
Mehmet Kara
İstanbul/Türkiye
KAPALI KUTUCUK: DEYIM
Deyimler, kelimelerin bir araya gelerek bilinen anlamlarından farklı bir anlamı karşılar hâle gelmesiyle oluşmaktadır. Çarpıcı anlam ifade eden bu tür kelime birlikleri, bütün dillerde bulunur.
Herhangi bir ana dilde yer alan bazı deyimler, o dille meramını anlatan kişilere bile yabancı olabilir. Kimilerini hiç duymamışlardır, kimilerinin de ne anlama geldiğini bilemezler.
Türk lehçelerinin kendi iç yapısında da durum bundan farksızdır. Bir kimse ana dili olan lehçede bulunan deyimin neyi ifade ettiğini anlayamazsa, ana dili bir başka lehçe olanlar bunu nasıl anlayacak ve anlamlandıracak? Bu kapalı kutular tam olarak açılmadıkça, aktarılan metinlerde kör noktalar bulunacaktır.
Ortak deyimlerde iş biraz kolayken, ortakmış gibi görünenler için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Eş anlamlısı bol deyimlerin aktarılması da nispeten kolaydır. Ancak bambaşka kelimelerle kurularak çok farklı şeyleri ifade eden deyimlerin aktarımında büyük güçlükler çıkabilmektedir. Bunların doğru aktarılabilmesi için ana ve hedef lehçenin çok iyi bilinmesi gerekir.
Hangi tür deyim olursa olsun; aktarma sırasında deyim sözlüklerine ve genel sözlüklere başvurmak ve titiz davranmak, karşılıklı olarak daha düzgün metinleri, özellikle edebî eserleri, okumamızı sağlayacaktır.
Достарыңызбен бөлісу: |