KÜLTÜR KÖŞESİ
1
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Ölürken Doğmak
Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş.
Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elle ri, ayakları, iç organları
oluşmaya başlamış. Bu arada, etrafla rında olup biteni fark ediyorlarmış.
Bulundukları rahat, güven li yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine
hep aynı şeyi söylüyorlarmış:
“Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi?
Hayat ne güzel şey be kardeşim!”
Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar, öyle ya,
hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, karşı larına anneleriyle
bunları birbirine içinde beslenip büyütüldüklerini tesbit etmişler.
“Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihti yacımız olan
her şeyi gönderiyor.”
Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, di ğer bir
deyişle “yolun sonu” na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklik leri hayretle
1
Bölükbaş F., Özenç F., Yılmaz M. Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı. İstanbul,
2009. S. 91.
96
gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin
işaretlerini almaya başlamışlar.
Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye
başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:
“Neler oluyor? Bütün bunların anlamı ne?”
Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya
çoğu zaman ona yetmiyor, duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş.
O cevap vermiş:
“Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anla mına
geliyor.” Ve eklemiş:
“Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.”
“Ama ben gitmek istemiyorum!” diye haykırmış kardeşi.
“Hep burada kalmak istiyorum.”
“Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat
vardır.”
“Bize hayat veren o kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir
ki?!” diye cevaplamış öteki.
“Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler
misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da
gitmişler. Hiçbirisi geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu
söylesin. Hayır, bu her şeyin sonu olacak.” demiş.
Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş: “Hem, belki de anne diye
bir şey de yok!”
“Olmak zorunda!” diye itiraz etmiş kardeşi. “Buraya başka türlü nasıl
gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?”
“Sen hiç anneni gördün mü?” diye üstelemiş öteki. “O bel ki de sadece
zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşün cesi bizi rahatlattığı için onu
belki de biz uydurduk.”
Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve
tartışmalarla geçmiş. Sonunda doğum anı gelmiş çatmış, ikizler
dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünya ya açmışlar ve
sevinçten ağlamaya başlamışlar.
Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.
|