168
ve nikâh ile devam eden düğün sürecinde “nikâh suyu” olarak adlandırılan
süt, tuz ve ekmek karışımı oldukça dikkate değerdir. Aynı yastığa baş
koymaya ant içen gelin ile damadın nikâh suyunu içmesi, Türklerde tuz
ekmek hakkının bir yansıması olup nikâhın perçinlenmesini sağlamaktadır.
Ayrıca kötülükler uzak olsun, belalar def olsun diye gelin ile damat düğün
öncesinde üç kez ateşin etrafında dönmektedir.
Ölüm olayının ardından yas için erkekler ak kuşak bağlarken kadınlar
ak yazma bağlamaktadır. Erkekler cenazeyi defnederken, kadınlar ise
cenaze evinde bir araya gelir ve Kur’an - Hetme töreni başlar. Bu törende
kadınlar bir yandan Kur’an-ı Kerim okuyup dua ederken, bir yandan
Ahmet Yesevi’nin hikmetleri belirli bir ezgiyle okunur. Kırkıncı gün
geldiğinde, bütün akrabalar, eş-dost ve tanıdıklar yemek için davet edilir.
Bu yemeğe “Kırk neziri” denir. Misafirlere büyük kazanlarda hazırlanan
etli yemekler, pilav ve “etken çayı” olarak bilinen sütlü çay ikram edilir.
Ardından aksakallar merhum için el açıp dua eder.
Kazakistan’da yaşayan Uygurlar, sözlü geleneklerini yeni kuşaklara
aktarmaya devam etmektedir. Çın Tömür Batur, Nazigim gibi destanlar;
Yarıl Taşım Yarıl, Hurlika gibi masallar; yerleşim yerlerinin adı ve
tarihi kahramanlarla ilgili efsaneler; son yüzıldaki göçe ilişkin hikâyeler
anlatılmaya devam ederken türküler, ağıtlar da söylenmeye devam
etmektedir. Sözlü kültür ürünlerinde, kültürel kimliği belirleyen unsurların
yanı sıra göç ve tarihi olaylar da yer almaktadır. Şu türküler, bunu yansıtan
örneklerden biridir:
Достарыңызбен бөлісу: