3519-published (1)



Pdf көрінісі
Дата11.02.2020
өлшемі391,08 Kb.
#57788
Байланысты:
3519-published (1)
3519-published (1), file436, Ерінгүлділер тұқымдасы, МПИ 1 лек 2012, МПИ 1 лек 2012, Ерінгүлділер тұқымдасы, Ерінгүлділер тұқымдасы

 

 

224 



 

 

bilig-6/Yaz’97 

 

ABAY ŞİİRLERİNİN

 

MUHTEVA VE ŞEKİL 

BAKIMINDAN 

İNCELENMESİ

 

Banu MUHYAEVA 

                                                                                

Ahmet Yesevi Ü. Sos. Bil. Enst. Doktora Öğ.  

A. Giriş

 

Abay'ın yaşadığı XIX. yüzyılın ikinci yarısı, 



Kazak toplumunun sosyal, ekonomik, siyasi ve 

medeni hayatında değişimlerin olduğu, büyük 

reformların yapıldığı, Rus sömürge politikasının 

resmi uygulamaya ve kendine zemin hazırlamaya 

başladığı dönemdir. Asırlar boyunca süregelen 

geleneksel hanlık sistemi ortadan kaldırılıp, 1822 

yılında hazırlanan Sibirya Kırgızları hakkındaki 

yarlığa göre bir yönetim sistemi uygulandı. Bu, 

coğrafi faktörün esas alındığı, merkezi ve yerel 

yönetime dayanan, yerel yöneticilerin hak ve 

fonksiyonlarının kısıtlandığı bir sistemdi. Bu 

reformlar halkın tarihi gelişmesinde devam ede gelen 

yönetim sisteminin bozulmasına ve halkın, toplumun 

özünü oluşturan temellerin sarsılmasına yol açtı. 

Yeni yönetim sistemine göre orta cüz 

topraklarım Ağa Sultan yönetti. O, eski gelenekte 

olduğu gibi miras yoluyla değil, Rus bürokrasisi 

tarafından tâyin edildi. Hiyerarşik sisteme dayanan 

yönetim sisteminin yerel temsilcileri olarak bolıslar 

(muhtar) seçildi. 

O dönemde, halkın ileri gelenlerinden sayılan 

kadılar büyük yetkiye sahipti. Bunların arkasında 

Rusların tâyin ettiği hiyerarşik yöneticiler vardı. 

Toplum hayatında bir birbirine zıt hukuk 

normları birlikte yaşatıldı. Bunlar, geleneksel 

(Kazakların gelenek, görenekleri) örf; şeriat (İslami 

hukuk kuralları) ve Rus hukuk normlarıdır. Bu 

dönemde Kazak halk gelenekleri, Çarlık Rusya 

hükümetinin getirdiği kanunlarla değiştirilmeye 

başlanmıştı. 

Kazakistan'ın siyasi hayatı, bu yüzyılın 

ortalarında kavimlerin iç mücadelesine sahne 

olmuştur. 

Kazak toplumunun sosyal ve ekonomik 

hayatının özellikleri yaşam tarzından 

kaynaklanıyordu. Bütün ekonomik yaşam 

mevsimlere göre yer değiştirmeyi gerektiren, göçebe 

hayvancılığa dayamyordu. Göçebe hayatı çoğu 

zaman tabii afetler, özellikle sık sık tekrarlanan "cut" 

denilen kıtlığa maruz kalırdı. Bunlar göçebe hayatın 

zorluklarını ortaya çıkardı. 

XIX. yüzyılın ikinci yarısında resmen 

uygulanmaya başlayan, Rusya sömürgeciliği, sadece 


 

 

225 



 

 

 



bilig-6/Yaz’97 

 

siyasi sömürgecilik değildi. Bu dönemde uygulanan 



bir takım vergiler, halkın ekonomik yapısını zor 

durumlara sokan şartlardan biri idi. 1868 yılında 

gerçekleştirilen reformlar, Kazak toprağını resmi 

sömürge bölgesine dönüştürmüştü. 

Ormbır ve Batı Sibir bölgelerinin yönetim 

kanunu Kazakistan'da sömürge düzenini 

gerçekleştirecek kurumsal yapıyı düzenledi. Bu 

kanuna göre yönetim yapısı, toprak meselesi, 

mahkeme işleri ve vergi sistemi yeniden oluşturuldu. 

Yeni yönetim düzenine göre Kazakistan toprakları 

Türkistan, Ormbor, Batı Sibirya bölgelerine taksim 

edildi. 


Abay'ın yaşadığı Semey bölgesi, Batı Sibirya'ya 

dahil edildi. Bu reformlar toplumda huzursuzluklar 

yarattı. Bunlardan birisi, Kazak toplumunun 

geleneksel kavmi-örfi normlara dayanan 

münasebetlerinin bozulmasıdır. 

İkinci olarak 

sömürgenin güçlenmesiyle vergilerin artması 

(örneğin resmi vergiler kontrol edilmeyip, ölçüsü de 

hiç kimse tarafından belirlenmemiştir) büyük 

ekonomik zorluklar getirdi. 

Bu dönemden itibaren ekonomik yapı değişmeye 

başladı. Kazakistan, Rusya ekonomik sistemine 

katılmak zorunda kaldı Bu münasebet önemli 

değişiklikler oluşturdu. Bunlar Kazakistan'da işçi 

gücünün ortaya çıkması, yeni ekonomik şartlar ve 

pazarların gelişmesidir. 

XIX. yüzyılın sonlarında Rusya 

sömürgecliğinin yeni bir safhası, toprakları elde etme 

faaliyetidir. Orta Asya'dan getirilen on binlerce insan 

bu topraklara yerleştirilmişti. 1897 yılının kayıtları, 

Kazak toprağına yerleştirilen Rus ve Ukrayna'lıların 

sayısının yarım milyondan fazla olduğunu gösteriyor. 

Şehirleşme, sanayileşme süreçleri devam e-

diyor, halkın kültür hayatında da büyük değişiklikler 

oluyordu. Rus okulları açılmaya başladı ve bu okullar 

halkın medeni hayatında büyük önem kazandı. 

XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Semey şehrinin 

kültür hayatında büyük etkisi olan Çarlık sisteminin 

sürgününe uğrayan Rus aydınları, halkçıları, sosyal 

demokratlarının faaliyetleri bilinmektedir. Onların bir 

kısmı halk arasında eğitimi canlandırdı. 

Kütüphaneler, okul salonları, müzeler açıldı. Meselâ, 

Abay'ın devamlı gittiği 

Semey genel kitabevini bu aydınlar oluşturdu. Orada 

Rus ve Avrupa edebiyatı, günlük basın bildirileri, 

tarih, ekonomik, felsefe sahasında çok değerli eserler 

bulunuyordu. 

Semey  şehrinde sömürge politikasının gereği 

olarak, halkın türlü meselelerini araştırma amacıyla 

kurulan kurumlar faaliyette bulundular. Bunlar halkın 

kültür ve sosyal hayatını inceleme çalışmalarında 

büyük önem taşıdı. 1878 yılında istatistik komitesi 

kuruldu. Bunlar ülkenin tabii zenginliklerini, tarihini, 

etnografisini, edebiyatını inceledi. Kazak halkının 

ruhani, manevi hayatını araştırma amacıyla 

Kazakistan'ın birçok bölgelerinde "Rus coğrafi 

birliği" açıldı. Onlar çok önemli ilmi araştırmalar 

yaptı. 1877 yılında Ormbor şehrinde Batı Sibirya 

Coğrafya Birliğinin, Semey şubesi açıldı. 1886 

yılında Abay Kunanbay bu heyetin üyesi oldu. 

Bu faaliyetlerin Abay'ın dünya görüşü ve edebi 

kişiliğinin oluşmasında büyük etkisi olmuştur. 

Böyle sosyal, siyasi ve ekonomik şartların, o 

dönemde yaşayan şair üzerinde etkili olacağı açıktır. 

İçinde bulunduğu dönemin siyasi ve ekonomik 

sıkıntılarından etkilenen şair, devrine sürekli 

eleştiriler yöneltiyor. Onun şiirleri XIX. yüzyılın 

sosyal ve idari yapısıyla, ekonomik durumunu, 

toplum hayatım, insan münasebetlerini keskin 

çizgileriyle göz önüne seriyor. Toplumun değişik 

kesimlerinden (halkın ileri gelenleri, din ehlinden 

başlayarak halk kısmına kadar) seçtiği karakterlere 

eleştiriler yönelterek derin problemleri dile getiriyor. 

Abay'ın  şiirlerinin büyük bir kısmı sosyal 

muhteva taşımaktadır. Abay şiirlerinde en ağır 

eleştirileri ülkenin ileri gelenlerine yöneltmiştir. 

Bunlarda, ülkenin kötü idare edilmesinden şikayet 

ediliyor. Bohsların, kadıların yolsuzlukları, etkili bir 

dille ifade ediliyor. 

Şair, siyasi ve sosyal değişimlerin getirdiği 

ahlaki bozukluğu, yönetim zaafını, aksaklıkları, 

toplum hayatının kötüye gidişim görüyordu. 

Mükemmel bir anlatım gücüyle, düşünce ve hikmete 

ağırlık veren söyleyiş tarzıyla bunları eserlerinde 

tasvir etmektedir. 

 


 

 

226 



 

 

bilig-6/Yaz’97 

 

Şiirlerinde çevresinden, yaşanan olaylardan, 



toplumsal gidişten etkilenen, daha çok düşünen ve 

ondan rahatsızlık duyarak çırpınan  şairin heyecanım 

ve duygularını görmekteyiz. 

Şairin ıstırabı, sıkıntısı, can çırpıntısı ile örtülen 

şiirlerinde, bunlardan kurtulmanın yollarım gösterme 

çabaları da görülmektedir. 

Abay'ın  şiirlerinin büyük bir kısmı, Rus 

sömürge sisteminin getirdiği yönetim sisteminin halk 

arasındaki temsilcisi olan boksları eleştirmektedir. 

Bu tesadüf değildir. Bolıslar, Rus yöneticileri ile halk 

arasında aracı görevini üstlenen kişilerdi. Bunlar, 

genellikle bulundukları bölgesel ilkeye dayanan 

kavmin ileri gelen zengin insanlarından seçilirdi. 

Bokslar, Abay şiirlerinde ustaca betimlenen 

karakterdir.  Şiirlerinin bütün güzellikleri ve 

özellikleri bu karakter üzerinde daha çok görülüyor. 

Yaşadığı çağın gerçeklerini, psikolojik özelliklerini, 

insan münasebetlerini açıkça ortaya sermiştir.  Şairin 

bu özelliği, onuçağının tanığı olarak gösteriyor. 

İnsanın içinde yaşadığı sosyal hayatın sanatkâr 

tarafından nasıl yansıtıldığı, onun eserinde açıkça 

ortaya çıkmıştır. Toplumun sosyal boyutu, sanatkârın 

estetik düşüncesinin kuvvetine göre tasvir edilir. 

Yaşadığı çağın özelliklerini, estetik bir anlayışla 

betimler ve bunun için belli bir edebi tür, şekil ve 

tarza başvurur. Böyle edebi yöntemlerden biri de 

hicivdir. Hiciv eleştiri için elverişli bir tarz olsa 

gerek. Şair bu tarzı çok başarılı kullanabilmiştir. 

Bir çalışmada hiciv, hali resmetmek, sağmaktır. 

Böyle  şiirlere hiciv denir, diye şiir türü olarak 

belirtilmektedir (ONAY, 1996:313). 

Türkçe'de, aşıkların ve saz şairlerinin kullandığı 

karşılığı da "taş" ve "taşlama" kelimesidir. Bazı 

çalışmalarda hiciv, bir objenin estetik algılanışındaki 

edebi tür olarak değil, edebi yöntem ve tarz olarak 

kabul edilmektedir. Objeyi sanatkârın eleştirerek 

algılama tarzıdır. Bunlar, okuyan ve dinleyenleri 

tebessüme sevk eder. Mizahın daha kuvvetli bir 

renkle görülmesidir. Sanatkârın ilgisinin daha 

koyulaştığı, yani öfke, nefret uyandıracak dereceye 

ulaştırdığı estetik tarzdır. (Abay, Ensiklopedyâ, 

1995:275) 

Abay'ın halk edebiyatı geleneğinde yazdığı 

taşlama usulündeki şiirleri şunlardır. 

"Kim eken dep kelip em tüye kuğan...", 

"Tunlikbay'dın katını atın  Şerip...", "Kara Ka tın...", 

"Bösteğim, kutıldın  ba,  Kötibaktan...",  "Eyelim-     

Medet          kızı,          atı Örim...?", "Rahımşalga", 

"Razak'ka"... Mesalâ  "Tunlikbay'dın katını atın 

Şerip" şiirinde; 

İt körgen eşki közdenip,

 

Elirme cındi sözdenip.". " 



Casınan ülgisiz, şirkin ",  

" Kisimsip belgili bilgiş,

 

Özimşil onbağan şermiş" 



diye tasvir etmesi çağının insanlarının hoş 

görülmeyen ahlak ve hareketlerine söylenmiş,  şairin 

oldukça ağır bir tasviri görünen hiciv örnekleridir. 

Çağının sosyal hayatını eleştirerek yazdığı şiirlerinde 

mizah ve hiciv hususunda üstat olduğunu gösteriyor. 

Zamanından, içinde bulunduğu toplumun 

hoşnutsuzluklarından  şikayet eden şair, insan 

karakterine çok yönlü boyutlarından, ahlak eksikliği 

ve cahilliğin getirdiği davranışları ifade eden 

şiirlerinde bu tarzı ustaca kullanmaktadır. Bu tür 

şiirlerinde oldukça alaycıdır. 

Çağının tanığı olarak toplum hayatım 

eleştirmeye yönelik yazılan şiirlerini konularına göre 

şöyle ayırabiliriz: 

1.  Toplumu eleştiren şiirleri, 

2.  Ahlakla ilgili konular, 

3.  Çağının gençlerine "öğüt" olarak yazılan, 

onları yanlış davranışlarından sakındırmak amacıyla 

yazılan nasihat şiirleri. 

Bu konular, halk edebiyatı geleneği ve onun 

hayat felsefesine aykırı düşmeyecek  şekilde 

işlenmiştir. 

Toplum hayatını eleştiren eserlerinde iki ana 

çizgiyi yakalamak mümkündür. Bunlardan birisi, 

sömürgeciliğin getirdiği müesseselerindeki bozukluk 

ve onların yarattığı huzursuzluklardır. 

"Sevlen bolsa keudende" adlı şiiri ülkeyi kimler 

yönetmeli ve yöneten insanların hangi vasıflara sahip 

olması gerektiği konusunda düşüncelerini,toplumda 

liderin yeri ve önemini belirten şiirlerinden biridir . 



B. Abay Şiirinin Şekil ve Tür 

Problemleri

 

 



 

 

227 



 

 

 



bilig-6/Yaz’97 

 

Abay'ın şiirleri vezne dayalıdır. Kendisi "vezne 



ölçüp dizilen" diyor. 

Türk nazmının vücuda getirdiği vezin, 

Türkçe'nin belli ve aynı cins, yani kısa hecelerinin 

sayısına bağlı ve sayıya dayanan bir vezindir. 

Mısradaki hece sayıları ile ölçülebilen bir vezindir. 

Veznin daha İslâmiyet'ten çok önce yerleştiğine ve 

İslâmiyet'ten önceki birçok eserlerin de aynı vezin 

kaidelerine göre yazıldığına hükmedebiliriz 

(KÖPRÜLÜ, 1989: 126). 

Türklerin hece sayısına dayanan milli vezninin, 

daha X-XI. asırlarda oldukça genişlediği ve çeşitli 

kalıpların meydana geldiği biliniyor. Onlar: 5, 6, 7, 

9, 10, 11, 12, 13, 15 heceli vezinlerdir. Abay'ın 

şiirlerinde en çok kullanılan 11'li hece vezinidir 

(Yüzde 32, 5'i). 53 şiiri 7 heceli(yüzde 25,2); 41 şiir, 

7 ve 8 hece karışık olan (yüzde 17,7), 30 şiiri (yüzde 

2, 8), 4 şiiri 12 hecelidir. 5 heceli olanlar ise (yüzde 

2, 08), sadece 8 heceli olanı (5, 5 şiirdir.) 

Abay'ın "ayaklı"  şiirleri de vardır. "Müstezad 

(a. s. Ziyade) ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış 

anlamına gelir. Koşmalarının müstezad şekline halk 

ve saz şairlerinde "ayaklı" deniliyor 

(ONAY: 113). 

Abay'ın altı ayaklı ve sekiz ayaklı  şiirleri 

vardır. Altı ayaklı şiirler ikili nakaratla, sekiz ayaklı 

ise dörtlü nakaratla yazılmış . Altı ayaklı şiirleri: 

"Boyı Bulgan".(s.:204) ,"Buınsız Tilin"(s:294), 

"Bay Seyildi",.(s.:162), "Kor Boldı Canım"(s.:148), 

Kuattı Ottau Burkırap"(s.:273), "Em Taba 

Amay.."(s.:164)., "Keşeği Ospan"(s.:211 

Altı ayaklı şiirlerinde şekil: 

Buınsız tilin 

a\5 

Buulı sözın a 



\5 

Eserli adam uglın   a8\b 

kisinin sözin 

a\5 


ukkış-ak sözin 

a\5 


kıysığın tüzep tuğrıga b\8 

(s. 


294) 

Sekiz ayaklı  şiirin en eski Türk şiir  şekli 

olduğunu ve dördüncü mısranınbir türkü nakarat 

bağlaması teşkil ettiğini söylüyorlar (ONAY: 207). 

Sekiz   ayaklı   üç   şiiri   vardır:   "Sekiz   Ayak", 

"Buralıp Turıp", "Karaşade Ömir tür". 

Şekiz ayak şiirinin şekli: 

Alıstan Sermep 

a/5 hecedir 

Cürekten Terbep 

a/5 hecedir 

Şımırlap Boyga Cıyılgan    /8 hecedir. 

Kıyadan Şayıp b/5 

hece 


Kıyısının Tayip    b/5 hece 

Tagını Cetip Kayırgan   b/8 hecelidir. 

Tolgayı Toksan Kızıl Til- 8 hecelidir. 

Söylemin Desen Özin Bil- 8 hecelidir. 

"Kartaydık, Kaygı Ouladık, Uykı Sergek..." şiiri 

48 mısradan oluşuyor. 36 mısra aynı kafiyelidir. 

"Sermek, kermek,ormek, ölmek... gibi 

kelimeleriyle kafiye oluşturuyor. Bir kafiye iki defa 

tekrar edilmiyor. Şiirlerinde kafiye, çoğu zaman isim 

sözlerden oluşuyor. Abay çoğu zaman şiirlerini baştan 

sona aynı kafiye türünde düzüyor. Bazen bir, bazen 

iki tür kafiye kullanıyor. Abay'ın 20-30 şiiri aynı 

kafiye ile kurulmuştur. Abay, 7-11 heceli şiir 

ölçüsünü lirik şiirlerinde ustaca kullanmıştır ("ABAY" 

Ensiklopediya, 1995: 467.) 

Abay'ın kullandığı şiir türü.

 

Ölüm, insanlığın hep gündeminde yer alan 



korkulu ve saygılı bir mefhum olagelmiştir.  İnsan 

varlığının karşılaşabileceği en dramatik sahnelerden 

biri olan bu hadise karşısında insanoğlu başlangıçtan 

beri tepkisiz kalmamıştır. Olumlu ya da olumsuz bir 

tavır alarak bazı sorular sormak ihtiyacını duymuş, 

bunlara cevaplar aramıştır... Bu tavrın edebi dildeki 

ifadesi mersiye, ağıt ya da tazarru'lardır. 

...Lügat manası itibariyle mersiye,  ölen birinin 

ardından, onun iyiliklerini sayıp dökerek ağlamaktır. 

Kısacası ölen birinin ardından duyulan üzüntüyü dile 

getirmek tir. O kişinin iyi taraflarını anlatmak, ölene 

karşı şairin ilgisini ifade etmek üzere şiir söylemektir. 

Bu tarz şiirler kaybedilen kişiye karşı samimi hisler 

beslendiği için hemen daima lirik örneklerdir (İSEN, 

1994: XII). 

Divan edebiyatında mersiye halk edebiyatında 

ağıt diye adlandırılır. Bu tür şiirlere eski Türk- 

 


 

 

228 



 

 

bilig-6/Yaz’97 

 

çe'de sogu denilir. 



Kazak Türklerinde ölünün ardından yedi gün 

matem tutmak ve kırkıncı güne kadar kadınların 

toplanarak ağlaması ve ölenin vasıllarından bahseden 

acılı türküler söylemesi adettir (KÖPRÜLÜ, 1989: 

87-125) 

Bu acılı türkülere Türkiye Kazakları  "coktav" 

diyorlar. Eski Türkçe'de "yuğ"  şeklinde geçiyor 

(KÖPRÜLÜ, 1984: 87). Yani öleni yoklamak 

anlamına gelir. Ölen şahsın ardından duyulan 

üzüntüleri dile getirir. İyiliklerini sayıp döker. "Çok 

sevilen bir yakınının artık geriye döndürülmesi 

mümkün olmayacak şekilde yitirilmesi karşısında, 

tüm insanların benzer tavırlar göstermesi, bu tür 

şiirleri ortaya çıkarmıştır" (İSEN, 1984:3). Kaderin 

yazısı, büyük şair Abay'ı da uzakta bırakmamıştır. 

Çok sevdiği, ümit bağladığı  oğlu Abdirahman'ın 

ölümü Abay'ın hayatım derinden etkileyen bir 

hadisedir. Genç oğlunun zamansız ölümü, şairin 

manevi dünyasına darbe vurmuştur. Oğlunun ölümüne 

birçok şiirler söylemiştir. 

Abdrahman Öskanbayev (1869-1895) yılında 27 

yaşında, Taşkent'te askeri hizmet yaparken, 

hastalanarak vefat ediyor. Abay'ın aşağıdaki  şiirleri 

bu ölüm karşısındaki ağıt türündendir: 

"Allahın Rahmatın...", "Ormsızdı 

Aytpagan","26 mısra, 7 heceli, "Közimnin 

nurısız...",4 mısra, 6 heceli''Tilim Sağan 

Aytaym...",28 mısra, 7 heceli"Argı Atası hacı edi..." 

30 mısra, 7 heceli'Tula Bayın Uyat Aredin..."7, 8 

heceli'Ciyirma Ceti Casmda...",56 mısra, 7-8 

heceli'Talaptın Minip Tulparın..."20 mısra, 7-8 

heceli"Cılagandı Toktatıp...",62 mısra, 7 

heceli"Aynalayın Kuda -ay...",134 mısra, 7 

heceli'Keşeği Ötken Er Abiş", 18 mısra, 7-8 heceli. 

Bu şiirler halk geleneğinde yazılmıştır. Abdrahman'ın 

ölümüne söylenen şiirler halk geleneğini 

taşımaktadır. ", Abdrahman'ın ölümünden sonra 

kendisine tahammül etmek için söylenen şiirleri 

bunların örnekleridir. Şair Abdrahman'ın iyiliklerini 

sayıyor. Onun ahlak güzelliğini, çağdaşlarından 

bilgili ve akıllı oluşunu dile getiriyor: "Sevdiğini alan 

zamanın ne kadar dar olduğundan  şikayet ediyor. 

Kendisine de tahammül etmesi gerekliliğini 

bildiriyor. Abdrahman'ın aklını Platon ve Sokrata, 

kuvvetini ise Hz. Ali'ye benzetiyor. Eskendir, Timur, 

Cengiz Han gibi halkın danışmanı idi, diyor: 



"Resuli algan bu ölim  

Hacını (dedesini) algan bu ölim  

"Kime cöndi suraydı"

 

"Mersiyelerde herkesin tanıdığı ünlü isimler 



sayılarak bu dünyadaki onların bile ölümden 

kurtulamadığını, dolayısıyla ölümün herkes için 

kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor." Bunlar gibi önemli 

kişiler bile öldü, biz de ölümden kaçamayız, 

dolayısıyla bu hadiseyi kabullenelim düşüncesini 

telkin için mersiyelerde zikredilmiştir (İSEN, 

1994:33). Böylece çok sevilen yakının ölümüne böyle 

tahammül etmeye çalışmıştır. "Aynalayın, kudav-

au...", 1985 yılında yazdığı şiirdir. 124 mısralı ağıttır. 

Sevdiği oğlu Abdrahman vefat ettiğinde onun eşi 

Mağış'a yazdığı  şiirdir. Tanrının Sevdiği yârından 

ayrılan genç kadının can acısı bildiriliyor. 

Söyleyicinin kendi derdi, iç derdi büyük bir coşkuyla 

ortaya çıkıyor. Kadının geçmiş hayatı hatırlanıp, 

gençliğinde yetim kaldığı, sonra sevdiği insanla daha 

yeni mutluluğa kavuştuğu, tam o anda sevdiğini 

kaybetmesi söyleniyor. Sonra da Abdrahman'ın 

özelliklerinden bahsedilir. Büyük şehirde eğitim 

gördüğü, akıllılığı, alçakgönüllülüğü, merhameti vb.., 

sonra hastalandığında yanında olamadığı, 

vedalaşamayışı, pişmanlık verici duygularından 

bahsedilir. 



Abay Şiirlerinin Dili 

Abay  şiirlerinin dil özellikleri hakkında a-

raştırmalar XIX. yüzyılın sonlarında ve XX. yüzyılın 

başlarında yapıldı. Bu fikirler tenkit değildi,  şairin 

dili ve Kazak edebiyatına getirdiği yenilikler olarak 

değerlendirildi. 

Abay'ın  şairliği konusunda ilk fikri A. 

Bükeykanov söyledi. A. Baytursunov onu, 

"Kazakistan baş akını" olarak değerlendirdi. 1934 

yılında  şairin dil özelliklerini M. Avezov, K. 

Cubanov, İ. Cansügürov, E. İsmaylov, Z. Şaşkin gibi 

bilim adamları araştırmaya başladı. M. Avezov; şairin 

dil özelliklerini şöyle değerlendiriyor: "Kazak halk 

gelenek ve eski sözlü edebiyatına güzellik veren, bol 

ve üstat sözlü hazinesinden yararlanarak halkın edebi 

dilinin oluşmasını sağladı." Abay, Kazak toplumu 

içinde zamanında girmeye başlayan jargon nitelikteki 

kitabî bozuk dilden kendisini uzak tuttu (AVEZOV, 

1957:21). 

 


 

 

229 



 

 

 



bilig-6/Yaz’97 

 

Abay'ın eserlerinin dili konusunda K. 



Cumaliyev XVIII-XIX. yüzyıl Kazak edebiyatı tarihi 

hakkında yazılan araştırmalarında  şu sonuçları 

çıkarıyor: Birinci olarak, Abay'a kadar Kazak poetik 

(şiir) dili oldu; Abay bu şairane dili medeni seviyeye 

çıkardı.  İkinci olarak Abay, zamanında yaygın olan 

Şogataycı, Tatarcılara karşı mücadele etti, onun söz 

hazinesinin bir dalı Rus dili oldu. Üçüncü olarak 

Abay, Kazak halk dilinin zengin kelime 

hazinesinden yararlanmakla birlikte, yeni söz, yeni 

cümle yapısını ortaya koydu. Dördüncü olarak şiir 

şekline yenilikler katıp, edebi sanatın yeni türlerini 

kullandı ("ABAY", ENSİKLOPEDYÂ, 1995:56). 

Dil uzmanlarından Abay'ın dili hakkında ilk 

araştırma yapan tanınmış dilci Kudaybergen 

Cubanov'dır. 1934 yılında yazdığı, Abay Kazak 

Edebiyatının Klasiği eseri iki temel fikir üzerinde 

yoğunlaşır: "Biri, bütün Orta Asya ve eski doğunun 

İslam medeniyetinin kirli yorganında sarılı 

kaldığında", Türk dili komşu halkların en büyük 

yazarları...Şogatay dilinin etkisi altında kalıp da, 

eserlerinde kendi ana dillerini kullanmadıkları, 

Abay'ın ayrıcalığı, Kazak dilinde yüksek seviyeli şiir 

yazmasıdır.  İkinci olarak asırlar boyunca süregelen 

ana dilinin en iyi taraflarından yararlanıp, 

zayıflıklarından uzak durmasıdır. 

Dil bakımından araştırılan "Abay eserlerinin 

dili" (1968), "Abay şiirlerinin sentaks yapısı" 

(Sızdıkova, 1971) çalışmalarında ise Abay, yazılı 

edebiyatın temelinin kurucusu, geliştiricisi olarak 

değerlendirilip,  şiir  şekli, ahengi, yapısı, estetik 

yönü, gramer ve kelime hazinesi bakımından 

incelendi. 

Abay'ın eserlerinin estetik anlayışını araştıran 

S. Kalmırzayev, araştırmasında, Abay'ın estetik 

anlayışını "güzellik" diye değerlendirdi. Yüksek ruh, 

efsanelerde rastlanan hayali dünya değil, insan 

zihniyetinin hakikat gücü, geliştirmeye, iyileştirmeye 

özeniyor. Abay'ın edebi eseri Kazak halkının estetik 

medeniyetini oluşturmada, geliştirmede büyük önem 

taşıdı diye nitelendirildi. 

Görüldüğü gibi araştırmacıların çoğu, Abay'ı 

Kazak edebiyatının klasiği, yazılı edebiyatın o-

luşmasında büyük yeri olan şair, halk edebi dilinden 

ustaca yararlanıp, yeni safhada edebi dili yarattan 

sanatkar düşüncesini taşımaktadır. 

Abay şiir dünyasına yeni talep, yeni şartlar 

getirdi. Abay Kazak halk şiir geleneğim kullanıp, 

klasik edebiyattan çok şeyler öğrendi ve şiir 

dünyasında kendi çağım açtı. 

Eski Kazak şiirleri, manzumeleri, sözlü edebiyat 

tarzında çok uzun olurdu. Söylenecek fikirleri, 

düşünceleri uzaktan dolaylı olarak anlatılırdı. Kafiye 

icabı, kelime fazlalıkları da olurdu. Abay şiirlerinde 

ise öyle çok, anlamsız, başı boş gelişi güzel kelime 

yoktur.  Şair kelimeyi seçerek kullanır. Az sözle çok 

anlam ifade eder. Düşünceli ve manalıdır.  Şiirin her 

bir mısrası kafiyeli, güzel anlatımlı,  şairane ve 

ahenklidir. Ahenk, bir bütünü teşkil eden parçaların 

veya unsurların estetik ölçüler içinde birbiriyle 

uyuşması anlamına gelen çeşitli ilim ve sanat 

dallarında kullanılan bir terimdir. Edebiyat 

terminolojisinde âhenk, üslubun bir niteliği olarak, 

şiir ve nesirde kelime ve cümlenin âdeta bir musikî 

tesiri yapacak şekilde ardarda getirilmesiyle sağlanan 

uyumdur (MACİT, 1996:15). Abay, XIX. yüzyılı 

Kazak  şiirinde bir tefekkür edebiyatı  çığırı açan ve 

kendi adıyla anılan, sanat dünyasını oluşturan  şiirde 

değişik bir şahsiyet ve hususiyet gösteren geniş 

tesirli.bir şairdir. 

Abay dilinin esasını, Kazak halk dili ve sözlü 

edebiyatı oluşturur.  Şiirlerinde Kazak halkının 

gündelik konuşma dilinden, kelime hazinesinden 

yararlanan Abay, kelimeleri hem mana, hem yapı 

güzelliği bakımından üstatça kullandı.  Şiirlerinin 

mükemmelliği, malzemenin güzelliği ve onları 

kullanma ustalığından kaynaklanmıştır. 

Nice yüzyıllar boyunca süregelen halk diline ve 

sözlü halk edebiyatı geleneğine dayanarak, kendine 

özgü sanat dünyasını kurmuştur. Kazak dilini 

ölümsüz kılacak eserler bıraktı ve kendisine sürekli 

başvurulacak  şiiri ortaya çıkardı. Onun eserlerindeki 

konu, şekil ve motifler kendinden sonra gelen şairlere 

yeni bir ufuk açtı. Abay'ın halkın dilini en canlı, en 

ışıklı ve en güzel şekilde kullanarak Kazak 

Türkçe'sinin bir edebiyat ve kültür dili olarak 

gelişmesinde hizmeti son derece büyüktür. Büyük söz 

ustası Abay, söze çok büyük değer verir, kelime 

hazinesinin aslını Kazak halk konuşma dili 

oluşturmasına rağmen Arap, Fars ve Rus dillerinden 

kelimeler de kullanıyor. Devrinin bir tanığı olarak 

şairin kullandığı dil, Kazak toplumunun siyasi, sosyal, 

kültürel, ekonomik yaşamını gösteriyor. Arap, Fars ve 

Rus dillerini bilen şair, bu bilgilerini güçlü bir sanatçı 

olarak büyük 

 


 

 

230 



 

 

bilig-6/Yaz’97 

 

bir beceri başarıyla kullanmıştır. 



Şiirlerinde görülen yabancı kelimeler ve 

tamlamalar Arapça ve Farsça'dır. Rusça kelimeler ise 

o devrin getirdiği değişimlerden kaynaklanıyor. 

Kazak toplum ve kültür dünyasına yavaş yavaş 

girmeye başlayan Rusça kelimeler, XIX. yüzyıl 

ikinci yarısındaki sosyal, siyasi ve kültür yaşamım 

gösteriyor.  Şair yabancı kelimelerden ölçülü bir 

tarzda yararlanır. Kendisi de bu konuda "Böten 

sözben bılgansa söz arası, ol akınnın bilimsiz 

bişarası" diye uyararak, yabancı kelimelerle sözün 

bozulmasını, şairin bilimsizliği olarak görür. Abay'ın 

eserlerinde yaklaşık 578 ödünç kelime ve tamlamaya 

rastlanıyor. Onların 407'si Arap, 50'si Fars 

kaynaklıdır. 62'si Rus, 5'i Latin, 27 kelime eski 

Şagatay lehçesinden, 25 tanesi Tatar, Nogay 

lehçelerinde kullanılıp, bugünkü Kazak Türkçe'sinde 

kullanılmayan kelimelerdir. Birer adet Yunan, 

Polonya, Çin kelimeleri kullanılmıştır. Bu kelimelere 

Rus dili aracılığıyla benimsenmiştir ("ABAY" 

ENSİKLOPEDİYA, 1955: 63). 

Abay,kendisinden önceki kültür sürecinin bir 

sonucu olarak, kültür birikiminin üzerinde ortaya 

çıkmıştır. Klasik doğu edebiyatını, Rus ve Avrupa 

edebiyatını, çağının ilimlerini iyi bilen, bilgili şair 

söz sanatını yeni safhaya yükseltmiş, önceki şiir 

geleneğini zirveye ulaştırmıştır. Şiirlerinden bu geniş 

kültürün izlerini görmekteyiz. Görgü, bilgi ve 

düşünce unsurlarını didaktik bir zihniyetle ifade eder, 

histen fazla fikre hitap eder. 

Abay, düşünce ve duygularını ifadede Kazak 

halkının kelime hazinesinden yararlanmıştır. Onun 

kelime hazinesinde arkaik kelimeler, ödünç 

kelimeler ve kendisi tarafından türetilmiş kelimeler 

de bulunmaktadır.  Şair yeni kelimeleri iki tarzda 

türetiyor: 

1.  Eskiden kullanılmayan kelimeyi edebi dile 

getirmek; 

2.  Eskiden edebi dilde kullanılan bir kelimeyi 

yeni bir anlam yükleyerek, yeni manada kullanmak. 

Abay'ın kullandığı, kelime kadrosu, XIX. 

yüzyılın ikinci yarısında Kazak edebi dilinin 

zenginliğini gösteren ve her türlü konuyla ilgili 

kelime ve kavramlarının imkanlarım göz önüne seren 

manevi bir dünyadır. 

Abay, eserlerinde şairane bir dille sosyal e-

konomik, eğitim, kültür alanında yeni kelimeleri 

edebi dile kazandırdı ve edebi dili zenginleştirdi. Bu 

konuda şair geleneksel öğüt ve nasihat şeklinde değil, 

her türlü hareketi ve davranışları reel ifade tarzında 

tasvir etti. Mesela, insanın belli bir psikolojik halini 

göstermek için dilin bütün imkanlarından yararlandı. 

Günlük hayatta kullanılan kelimelere üslup yönünden 

özellik yükleyerek, yeni bir anlamda kullandı. 

Şiirlerinde hayal gücü kuvvetlidir. Meselâ, 

avcılıkla ilgili şiirlerinde doğan ve tilkinin 

hareketlerini çok güzel tasvir etmiştir. Onların 

hareketini "kavkan kaguv, salan etuv, avzın aşıp 

kokaktov, kanat-kuynk suılday" gibi ayrıntılı 

çizgilerle betimliyor. Abay dilinin bir özelliği de, 

Kazak halkının hayvancılık ve Kazak yaşamına özgü 

konuşma diliyle ilgili kelimelerini, yeni 

benzetmelerle edebi sanat hâline getirmesidir. Meselâ; 

Külkü: meliş savda,alış, beris: asık utıs gibi 

benzetmeler yapıyor. 

Abay dili milli karakter taşımaktadır. Eskiden 

kullanılan elbise, silah ve araç adları halkın 

kullandığı kelime ve deyimleri özenle mısralarına 

yerleştirdi.  İnsan yaşamında ve gündelik hayatta 

bulunulan maddî ve manevi durumlarda ilgili 

kelimeler çok kullanılıyor. 

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kazak toplum 

hayatında, ülkenin yönetilmesi ile ilgili siyasi, sosyal 

ve kültürel alanlarda büyük değişiklikler oldu. 

Abay'ınkullandığı kelime kadrosunda bu 

değişiklikleri gösteren kelimeler çok bulunmaktadır. 

Meselâ, yönetim sistemi ile ilgili; "bolıs, starşın, 

candaral, oyaz, kandidat, saylav, şar, tas, şabarman, 

atşabar, ulık gibi... Mahkeme ve kadılıkla ilgili; zan, 

zakûn, şeriat, küe, biy, bilik, canberuv, antka salvu vb 

("ABAY, ANSİKLOPEDİYA, 1995: 37B-380). 




Достарыңызбен бөлісу:




©engime.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет