224
bilig-6/Yaz’97
ABAY ŞİİRLERİNİN
MUHTEVA VE ŞEKİL
BAKIMINDAN
İNCELENMESİ
Banu MUHYAEVA
Ahmet Yesevi Ü. Sos. Bil. Enst. Doktora Öğ.
A. Giriş
Abay'ın yaşadığı XIX. yüzyılın ikinci yarısı,
Kazak toplumunun sosyal, ekonomik, siyasi ve
medeni hayatında değişimlerin olduğu, büyük
reformların yapıldığı, Rus sömürge politikasının
resmi uygulamaya ve kendine zemin hazırlamaya
başladığı dönemdir. Asırlar boyunca süregelen
geleneksel hanlık sistemi ortadan kaldırılıp, 1822
yılında hazırlanan Sibirya Kırgızları hakkındaki
yarlığa göre bir yönetim sistemi uygulandı. Bu,
coğrafi faktörün esas alındığı, merkezi ve yerel
yönetime dayanan, yerel yöneticilerin hak ve
fonksiyonlarının kısıtlandığı bir sistemdi. Bu
reformlar halkın tarihi gelişmesinde devam ede gelen
yönetim sisteminin bozulmasına ve halkın, toplumun
özünü oluşturan temellerin sarsılmasına yol açtı.
Yeni yönetim sistemine göre orta cüz
topraklarım Ağa Sultan yönetti. O, eski gelenekte
olduğu gibi miras yoluyla değil, Rus bürokrasisi
tarafından tâyin edildi. Hiyerarşik sisteme dayanan
yönetim sisteminin yerel temsilcileri olarak bolıslar
(muhtar) seçildi.
O dönemde, halkın ileri gelenlerinden sayılan
kadılar büyük yetkiye sahipti. Bunların arkasında
Rusların tâyin ettiği hiyerarşik yöneticiler vardı.
Toplum hayatında bir birbirine zıt hukuk
normları birlikte yaşatıldı. Bunlar, geleneksel
(Kazakların gelenek, görenekleri) örf; şeriat (İslami
hukuk kuralları) ve Rus hukuk normlarıdır. Bu
dönemde Kazak halk gelenekleri, Çarlık Rusya
hükümetinin getirdiği kanunlarla değiştirilmeye
başlanmıştı.
Kazakistan'ın siyasi hayatı, bu yüzyılın
ortalarında kavimlerin iç mücadelesine sahne
olmuştur.
Kazak toplumunun sosyal ve ekonomik
hayatının özellikleri yaşam tarzından
kaynaklanıyordu. Bütün ekonomik yaşam
mevsimlere göre yer değiştirmeyi gerektiren, göçebe
hayvancılığa dayamyordu. Göçebe hayatı çoğu
zaman tabii afetler, özellikle sık sık tekrarlanan "cut"
denilen kıtlığa maruz kalırdı. Bunlar göçebe hayatın
zorluklarını ortaya çıkardı.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında resmen
uygulanmaya başlayan, Rusya sömürgeciliği, sadece
225
bilig-6/Yaz’97
siyasi sömürgecilik değildi. Bu dönemde uygulanan
bir takım vergiler, halkın ekonomik yapısını zor
durumlara sokan şartlardan biri idi. 1868 yılında
gerçekleştirilen reformlar, Kazak toprağını resmi
sömürge bölgesine dönüştürmüştü.
Ormbır ve Batı Sibir bölgelerinin yönetim
kanunu Kazakistan'da sömürge düzenini
gerçekleştirecek kurumsal yapıyı düzenledi. Bu
kanuna göre yönetim yapısı, toprak meselesi,
mahkeme işleri ve vergi sistemi yeniden oluşturuldu.
Yeni yönetim düzenine göre Kazakistan toprakları
Türkistan, Ormbor, Batı Sibirya bölgelerine taksim
edildi.
Abay'ın yaşadığı Semey bölgesi, Batı Sibirya'ya
dahil edildi. Bu reformlar toplumda huzursuzluklar
yarattı. Bunlardan birisi, Kazak toplumunun
geleneksel kavmi-örfi normlara dayanan
münasebetlerinin bozulmasıdır.
İkinci olarak
sömürgenin güçlenmesiyle vergilerin artması
(örneğin resmi vergiler kontrol edilmeyip, ölçüsü de
hiç kimse tarafından belirlenmemiştir) büyük
ekonomik zorluklar getirdi.
Bu dönemden itibaren ekonomik yapı değişmeye
başladı. Kazakistan, Rusya ekonomik sistemine
katılmak zorunda kaldı Bu münasebet önemli
değişiklikler oluşturdu. Bunlar Kazakistan'da işçi
gücünün ortaya çıkması, yeni ekonomik şartlar ve
pazarların gelişmesidir.
XIX. yüzyılın sonlarında Rusya
sömürgecliğinin yeni bir safhası, toprakları elde etme
faaliyetidir. Orta Asya'dan getirilen on binlerce insan
bu topraklara yerleştirilmişti. 1897 yılının kayıtları,
Kazak toprağına yerleştirilen Rus ve Ukrayna'lıların
sayısının yarım milyondan fazla olduğunu gösteriyor.
Şehirleşme, sanayileşme süreçleri devam e-
diyor, halkın kültür hayatında da büyük değişiklikler
oluyordu. Rus okulları açılmaya başladı ve bu okullar
halkın medeni hayatında büyük önem kazandı.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Semey şehrinin
kültür hayatında büyük etkisi olan Çarlık sisteminin
sürgününe uğrayan Rus aydınları, halkçıları, sosyal
demokratlarının faaliyetleri bilinmektedir. Onların bir
kısmı halk arasında eğitimi canlandırdı.
Kütüphaneler, okul salonları, müzeler açıldı. Meselâ,
Abay'ın devamlı gittiği
Semey genel kitabevini bu aydınlar oluşturdu. Orada
Rus ve Avrupa edebiyatı, günlük basın bildirileri,
tarih, ekonomik, felsefe sahasında çok değerli eserler
bulunuyordu.
Semey şehrinde sömürge politikasının gereği
olarak, halkın türlü meselelerini araştırma amacıyla
kurulan kurumlar faaliyette bulundular. Bunlar halkın
kültür ve sosyal hayatını inceleme çalışmalarında
büyük önem taşıdı. 1878 yılında istatistik komitesi
kuruldu. Bunlar ülkenin tabii zenginliklerini, tarihini,
etnografisini, edebiyatını inceledi. Kazak halkının
ruhani, manevi hayatını araştırma amacıyla
Kazakistan'ın birçok bölgelerinde "Rus coğrafi
birliği" açıldı. Onlar çok önemli ilmi araştırmalar
yaptı. 1877 yılında Ormbor şehrinde Batı Sibirya
Coğrafya Birliğinin, Semey şubesi açıldı. 1886
yılında Abay Kunanbay bu heyetin üyesi oldu.
Bu faaliyetlerin Abay'ın dünya görüşü ve edebi
kişiliğinin oluşmasında büyük etkisi olmuştur.
Böyle sosyal, siyasi ve ekonomik şartların, o
dönemde yaşayan şair üzerinde etkili olacağı açıktır.
İçinde bulunduğu dönemin siyasi ve ekonomik
sıkıntılarından etkilenen şair, devrine sürekli
eleştiriler yöneltiyor. Onun şiirleri XIX. yüzyılın
sosyal ve idari yapısıyla, ekonomik durumunu,
toplum hayatım, insan münasebetlerini keskin
çizgileriyle göz önüne seriyor. Toplumun değişik
kesimlerinden (halkın ileri gelenleri, din ehlinden
başlayarak halk kısmına kadar) seçtiği karakterlere
eleştiriler yönelterek derin problemleri dile getiriyor.
Abay'ın şiirlerinin büyük bir kısmı sosyal
muhteva taşımaktadır. Abay şiirlerinde en ağır
eleştirileri ülkenin ileri gelenlerine yöneltmiştir.
Bunlarda, ülkenin kötü idare edilmesinden şikayet
ediliyor. Bohsların, kadıların yolsuzlukları, etkili bir
dille ifade ediliyor.
Şair, siyasi ve sosyal değişimlerin getirdiği
ahlaki bozukluğu, yönetim zaafını, aksaklıkları,
toplum hayatının kötüye gidişim görüyordu.
Mükemmel bir anlatım gücüyle, düşünce ve hikmete
ağırlık veren söyleyiş tarzıyla bunları eserlerinde
tasvir etmektedir.
226
bilig-6/Yaz’97
Şiirlerinde çevresinden, yaşanan olaylardan,
toplumsal gidişten etkilenen, daha çok düşünen ve
ondan rahatsızlık duyarak çırpınan şairin heyecanım
ve duygularını görmekteyiz.
Şairin ıstırabı, sıkıntısı, can çırpıntısı ile örtülen
şiirlerinde, bunlardan kurtulmanın yollarım gösterme
çabaları da görülmektedir.
Abay'ın şiirlerinin büyük bir kısmı, Rus
sömürge sisteminin getirdiği yönetim sisteminin halk
arasındaki temsilcisi olan boksları eleştirmektedir.
Bu tesadüf değildir. Bolıslar, Rus yöneticileri ile halk
arasında aracı görevini üstlenen kişilerdi. Bunlar,
genellikle bulundukları bölgesel ilkeye dayanan
kavmin ileri gelen zengin insanlarından seçilirdi.
Bokslar, Abay şiirlerinde ustaca betimlenen
karakterdir. Şiirlerinin bütün güzellikleri ve
özellikleri bu karakter üzerinde daha çok görülüyor.
Yaşadığı çağın gerçeklerini, psikolojik özelliklerini,
insan münasebetlerini açıkça ortaya sermiştir. Şairin
bu özelliği, onuçağının tanığı olarak gösteriyor.
İnsanın içinde yaşadığı sosyal hayatın sanatkâr
tarafından nasıl yansıtıldığı, onun eserinde açıkça
ortaya çıkmıştır. Toplumun sosyal boyutu, sanatkârın
estetik düşüncesinin kuvvetine göre tasvir edilir.
Yaşadığı çağın özelliklerini, estetik bir anlayışla
betimler ve bunun için belli bir edebi tür, şekil ve
tarza başvurur. Böyle edebi yöntemlerden biri de
hicivdir. Hiciv eleştiri için elverişli bir tarz olsa
gerek. Şair bu tarzı çok başarılı kullanabilmiştir.
Bir çalışmada hiciv, hali resmetmek, sağmaktır.
Böyle şiirlere hiciv denir, diye şiir türü olarak
belirtilmektedir (ONAY, 1996:313).
Türkçe'de, aşıkların ve saz şairlerinin kullandığı
karşılığı da "taş" ve "taşlama" kelimesidir. Bazı
çalışmalarda hiciv, bir objenin estetik algılanışındaki
edebi tür olarak değil, edebi yöntem ve tarz olarak
kabul edilmektedir. Objeyi sanatkârın eleştirerek
algılama tarzıdır. Bunlar, okuyan ve dinleyenleri
tebessüme sevk eder. Mizahın daha kuvvetli bir
renkle görülmesidir. Sanatkârın ilgisinin daha
koyulaştığı, yani öfke, nefret uyandıracak dereceye
ulaştırdığı estetik tarzdır. (Abay, Ensiklopedyâ,
1995:275)
Abay'ın halk edebiyatı geleneğinde yazdığı
taşlama usulündeki şiirleri şunlardır.
"Kim eken dep kelip em tüye kuğan...",
"Tunlikbay'dın katını atın Şerip...", "Kara Ka tın...",
"Bösteğim, kutıldın ba, Kötibaktan...", "Eyelim-
Medet kızı, atı Örim...?", "Rahımşalga",
"Razak'ka"... Mesalâ "Tunlikbay'dın katını atın
Şerip" şiirinde;
" İt körgen eşki közdenip,
Elirme cındi sözdenip.". "
Casınan ülgisiz, şirkin ",
" Kisimsip belgili bilgiş,
Özimşil onbağan şermiş"
diye tasvir etmesi çağının insanlarının hoş
görülmeyen ahlak ve hareketlerine söylenmiş, şairin
oldukça ağır bir tasviri görünen hiciv örnekleridir.
Çağının sosyal hayatını eleştirerek yazdığı şiirlerinde
mizah ve hiciv hususunda üstat olduğunu gösteriyor.
Zamanından, içinde bulunduğu toplumun
hoşnutsuzluklarından şikayet eden şair, insan
karakterine çok yönlü boyutlarından, ahlak eksikliği
ve cahilliğin getirdiği davranışları ifade eden
şiirlerinde bu tarzı ustaca kullanmaktadır. Bu tür
şiirlerinde oldukça alaycıdır.
Çağının tanığı olarak toplum hayatım
eleştirmeye yönelik yazılan şiirlerini konularına göre
şöyle ayırabiliriz:
1. Toplumu eleştiren şiirleri,
2. Ahlakla ilgili konular,
3. Çağının gençlerine "öğüt" olarak yazılan,
onları yanlış davranışlarından sakındırmak amacıyla
yazılan nasihat şiirleri.
Bu konular, halk edebiyatı geleneği ve onun
hayat felsefesine aykırı düşmeyecek şekilde
işlenmiştir.
Toplum hayatını eleştiren eserlerinde iki ana
çizgiyi yakalamak mümkündür. Bunlardan birisi,
sömürgeciliğin getirdiği müesseselerindeki bozukluk
ve onların yarattığı huzursuzluklardır.
"Sevlen bolsa keudende" adlı şiiri ülkeyi kimler
yönetmeli ve yöneten insanların hangi vasıflara sahip
olması gerektiği konusunda düşüncelerini,toplumda
liderin yeri ve önemini belirten şiirlerinden biridir .
B. Abay Şiirinin Şekil ve Tür
Problemleri
227
bilig-6/Yaz’97
Abay'ın şiirleri vezne dayalıdır. Kendisi "vezne
ölçüp dizilen" diyor.
Türk nazmının vücuda getirdiği vezin,
Türkçe'nin belli ve aynı cins, yani kısa hecelerinin
sayısına bağlı ve sayıya dayanan bir vezindir.
Mısradaki hece sayıları ile ölçülebilen bir vezindir.
Veznin daha İslâmiyet'ten çok önce yerleştiğine ve
İslâmiyet'ten önceki birçok eserlerin de aynı vezin
kaidelerine göre yazıldığına hükmedebiliriz
(KÖPRÜLÜ, 1989: 126).
Türklerin hece sayısına dayanan milli vezninin,
daha X-XI. asırlarda oldukça genişlediği ve çeşitli
kalıpların meydana geldiği biliniyor. Onlar: 5, 6, 7,
9, 10, 11, 12, 13, 15 heceli vezinlerdir. Abay'ın
şiirlerinde en çok kullanılan 11'li hece vezinidir
(Yüzde 32, 5'i). 53 şiiri 7 heceli(yüzde 25,2); 41 şiir,
7 ve 8 hece karışık olan (yüzde 17,7), 30 şiiri (yüzde
2, 8), 4 şiiri 12 hecelidir. 5 heceli olanlar ise (yüzde
2, 08), sadece 8 heceli olanı (5, 5 şiirdir.)
Abay'ın "ayaklı" şiirleri de vardır. "Müstezad
(a. s. Ziyade) ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış
anlamına gelir. Koşmalarının müstezad şekline halk
ve saz şairlerinde "ayaklı" deniliyor
(ONAY: 113).
Abay'ın altı ayaklı ve sekiz ayaklı şiirleri
vardır. Altı ayaklı şiirler ikili nakaratla, sekiz ayaklı
ise dörtlü nakaratla yazılmış . Altı ayaklı şiirleri:
"Boyı Bulgan".(s.:204) ,"Buınsız Tilin"(s:294),
"Bay Seyildi",.(s.:162), "Kor Boldı Canım"(s.:148),
Kuattı Ottau Burkırap"(s.:273), "Em Taba
Amay.."(s.:164)., "Keşeği Ospan"(s.:211
Altı ayaklı şiirlerinde şekil:
Buınsız tilin
a\5
Buulı sözın a
\5
Eserli adam uglın a8\b
kisinin sözin
a\5
ukkış-ak sözin
a\5
kıysığın tüzep tuğrıga b\8
(s.
294)
Sekiz ayaklı şiirin en eski Türk şiir şekli
olduğunu ve dördüncü mısranınbir türkü nakarat
bağlaması teşkil ettiğini söylüyorlar (ONAY: 207).
Sekiz ayaklı üç şiiri vardır: "Sekiz Ayak",
"Buralıp Turıp", "Karaşade Ömir tür".
Şekiz ayak şiirinin şekli:
Alıstan Sermep
a/5 hecedir
Cürekten Terbep
a/5 hecedir
Şımırlap Boyga Cıyılgan /8 hecedir.
Kıyadan Şayıp b/5
hece
Kıyısının Tayip b/5 hece
Tagını Cetip Kayırgan b/8 hecelidir.
Tolgayı Toksan Kızıl Til- 8 hecelidir.
Söylemin Desen Özin Bil- 8 hecelidir.
"Kartaydık, Kaygı Ouladık, Uykı Sergek..." şiiri
48 mısradan oluşuyor. 36 mısra aynı kafiyelidir.
"Sermek, kermek,ormek, ölmek... gibi
kelimeleriyle kafiye oluşturuyor. Bir kafiye iki defa
tekrar edilmiyor. Şiirlerinde kafiye, çoğu zaman isim
sözlerden oluşuyor. Abay çoğu zaman şiirlerini baştan
sona aynı kafiye türünde düzüyor. Bazen bir, bazen
iki tür kafiye kullanıyor. Abay'ın 20-30 şiiri aynı
kafiye ile kurulmuştur. Abay, 7-11 heceli şiir
ölçüsünü lirik şiirlerinde ustaca kullanmıştır ("ABAY"
Ensiklopediya, 1995: 467.)
Abay'ın kullandığı şiir türü.
Ölüm, insanlığın hep gündeminde yer alan
korkulu ve saygılı bir mefhum olagelmiştir. İnsan
varlığının karşılaşabileceği en dramatik sahnelerden
biri olan bu hadise karşısında insanoğlu başlangıçtan
beri tepkisiz kalmamıştır. Olumlu ya da olumsuz bir
tavır alarak bazı sorular sormak ihtiyacını duymuş,
bunlara cevaplar aramıştır... Bu tavrın edebi dildeki
ifadesi mersiye, ağıt ya da tazarru'lardır.
...Lügat manası itibariyle mersiye, ölen birinin
ardından, onun iyiliklerini sayıp dökerek ağlamaktır.
Kısacası ölen birinin ardından duyulan üzüntüyü dile
getirmek tir. O kişinin iyi taraflarını anlatmak, ölene
karşı şairin ilgisini ifade etmek üzere şiir söylemektir.
Bu tarz şiirler kaybedilen kişiye karşı samimi hisler
beslendiği için hemen daima lirik örneklerdir (İSEN,
1994: XII).
Divan edebiyatında mersiye halk edebiyatında
ağıt diye adlandırılır. Bu tür şiirlere eski Türk-
228
bilig-6/Yaz’97
çe'de sogu denilir.
Kazak Türklerinde ölünün ardından yedi gün
matem tutmak ve kırkıncı güne kadar kadınların
toplanarak ağlaması ve ölenin vasıllarından bahseden
acılı türküler söylemesi adettir (KÖPRÜLÜ, 1989:
87-125)
Bu acılı türkülere Türkiye Kazakları "coktav"
diyorlar. Eski Türkçe'de "yuğ" şeklinde geçiyor
(KÖPRÜLÜ, 1984: 87). Yani öleni yoklamak
anlamına gelir. Ölen şahsın ardından duyulan
üzüntüleri dile getirir. İyiliklerini sayıp döker. "Çok
sevilen bir yakınının artık geriye döndürülmesi
mümkün olmayacak şekilde yitirilmesi karşısında,
tüm insanların benzer tavırlar göstermesi, bu tür
şiirleri ortaya çıkarmıştır" (İSEN, 1984:3). Kaderin
yazısı, büyük şair Abay'ı da uzakta bırakmamıştır.
Çok sevdiği, ümit bağladığı oğlu Abdirahman'ın
ölümü Abay'ın hayatım derinden etkileyen bir
hadisedir. Genç oğlunun zamansız ölümü, şairin
manevi dünyasına darbe vurmuştur. Oğlunun ölümüne
birçok şiirler söylemiştir.
Abdrahman Öskanbayev (1869-1895) yılında 27
yaşında, Taşkent'te askeri hizmet yaparken,
hastalanarak vefat ediyor. Abay'ın aşağıdaki şiirleri
bu ölüm karşısındaki ağıt türündendir:
"Allahın Rahmatın...", "Ormsızdı
Aytpagan","26 mısra, 7 heceli, "Közimnin
nurısız...",4 mısra, 6 heceli''Tilim Sağan
Aytaym...",28 mısra, 7 heceli"Argı Atası hacı edi..."
30 mısra, 7 heceli'Tula Bayın Uyat Aredin..."7, 8
heceli'Ciyirma Ceti Casmda...",56 mısra, 7-8
heceli'Talaptın Minip Tulparın..."20 mısra, 7-8
heceli"Cılagandı Toktatıp...",62 mısra, 7
heceli"Aynalayın Kuda -ay...",134 mısra, 7
heceli'Keşeği Ötken Er Abiş", 18 mısra, 7-8 heceli.
Bu şiirler halk geleneğinde yazılmıştır. Abdrahman'ın
ölümüne söylenen şiirler halk geleneğini
taşımaktadır. ", Abdrahman'ın ölümünden sonra
kendisine tahammül etmek için söylenen şiirleri
bunların örnekleridir. Şair Abdrahman'ın iyiliklerini
sayıyor. Onun ahlak güzelliğini, çağdaşlarından
bilgili ve akıllı oluşunu dile getiriyor: "Sevdiğini alan
zamanın ne kadar dar olduğundan şikayet ediyor.
Kendisine de tahammül etmesi gerekliliğini
bildiriyor. Abdrahman'ın aklını Platon ve Sokrata,
kuvvetini ise Hz. Ali'ye benzetiyor. Eskendir, Timur,
Cengiz Han gibi halkın danışmanı idi, diyor:
"Resuli algan bu ölim
Hacını (dedesini) algan bu ölim
"Kime cöndi suraydı"
"Mersiyelerde herkesin tanıdığı ünlü isimler
sayılarak bu dünyadaki onların bile ölümden
kurtulamadığını, dolayısıyla ölümün herkes için
kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor." Bunlar gibi önemli
kişiler bile öldü, biz de ölümden kaçamayız,
dolayısıyla bu hadiseyi kabullenelim düşüncesini
telkin için mersiyelerde zikredilmiştir (İSEN,
1994:33). Böylece çok sevilen yakının ölümüne böyle
tahammül etmeye çalışmıştır. "Aynalayın, kudav-
au...", 1985 yılında yazdığı şiirdir. 124 mısralı ağıttır.
Sevdiği oğlu Abdrahman vefat ettiğinde onun eşi
Mağış'a yazdığı şiirdir. Tanrının Sevdiği yârından
ayrılan genç kadının can acısı bildiriliyor.
Söyleyicinin kendi derdi, iç derdi büyük bir coşkuyla
ortaya çıkıyor. Kadının geçmiş hayatı hatırlanıp,
gençliğinde yetim kaldığı, sonra sevdiği insanla daha
yeni mutluluğa kavuştuğu, tam o anda sevdiğini
kaybetmesi söyleniyor. Sonra da Abdrahman'ın
özelliklerinden bahsedilir. Büyük şehirde eğitim
gördüğü, akıllılığı, alçakgönüllülüğü, merhameti vb..,
sonra hastalandığında yanında olamadığı,
vedalaşamayışı, pişmanlık verici duygularından
bahsedilir.
Abay Şiirlerinin Dili
Abay şiirlerinin dil özellikleri hakkında a-
raştırmalar XIX. yüzyılın sonlarında ve XX. yüzyılın
başlarında yapıldı. Bu fikirler tenkit değildi, şairin
dili ve Kazak edebiyatına getirdiği yenilikler olarak
değerlendirildi.
Abay'ın şairliği konusunda ilk fikri A.
Bükeykanov söyledi. A. Baytursunov onu,
"Kazakistan baş akını" olarak değerlendirdi. 1934
yılında şairin dil özelliklerini M. Avezov, K.
Cubanov, İ. Cansügürov, E. İsmaylov, Z. Şaşkin gibi
bilim adamları araştırmaya başladı. M. Avezov; şairin
dil özelliklerini şöyle değerlendiriyor: "Kazak halk
gelenek ve eski sözlü edebiyatına güzellik veren, bol
ve üstat sözlü hazinesinden yararlanarak halkın edebi
dilinin oluşmasını sağladı." Abay, Kazak toplumu
içinde zamanında girmeye başlayan jargon nitelikteki
kitabî bozuk dilden kendisini uzak tuttu (AVEZOV,
1957:21).
229
bilig-6/Yaz’97
Abay'ın eserlerinin dili konusunda K.
Cumaliyev XVIII-XIX. yüzyıl Kazak edebiyatı tarihi
hakkında yazılan araştırmalarında şu sonuçları
çıkarıyor: Birinci olarak, Abay'a kadar Kazak poetik
(şiir) dili oldu; Abay bu şairane dili medeni seviyeye
çıkardı. İkinci olarak Abay, zamanında yaygın olan
Şogataycı, Tatarcılara karşı mücadele etti, onun söz
hazinesinin bir dalı Rus dili oldu. Üçüncü olarak
Abay, Kazak halk dilinin zengin kelime
hazinesinden yararlanmakla birlikte, yeni söz, yeni
cümle yapısını ortaya koydu. Dördüncü olarak şiir
şekline yenilikler katıp, edebi sanatın yeni türlerini
kullandı ("ABAY", ENSİKLOPEDYÂ, 1995:56).
Dil uzmanlarından Abay'ın dili hakkında ilk
araştırma yapan tanınmış dilci Kudaybergen
Cubanov'dır. 1934 yılında yazdığı, Abay Kazak
Edebiyatının Klasiği eseri iki temel fikir üzerinde
yoğunlaşır: "Biri, bütün Orta Asya ve eski doğunun
İslam medeniyetinin kirli yorganında sarılı
kaldığında", Türk dili komşu halkların en büyük
yazarları...Şogatay dilinin etkisi altında kalıp da,
eserlerinde kendi ana dillerini kullanmadıkları,
Abay'ın ayrıcalığı, Kazak dilinde yüksek seviyeli şiir
yazmasıdır. İkinci olarak asırlar boyunca süregelen
ana dilinin en iyi taraflarından yararlanıp,
zayıflıklarından uzak durmasıdır.
Dil bakımından araştırılan "Abay eserlerinin
dili" (1968), "Abay şiirlerinin sentaks yapısı"
(Sızdıkova, 1971) çalışmalarında ise Abay, yazılı
edebiyatın temelinin kurucusu, geliştiricisi olarak
değerlendirilip, şiir şekli, ahengi, yapısı, estetik
yönü, gramer ve kelime hazinesi bakımından
incelendi.
Abay'ın eserlerinin estetik anlayışını araştıran
S. Kalmırzayev, araştırmasında, Abay'ın estetik
anlayışını "güzellik" diye değerlendirdi. Yüksek ruh,
efsanelerde rastlanan hayali dünya değil, insan
zihniyetinin hakikat gücü, geliştirmeye, iyileştirmeye
özeniyor. Abay'ın edebi eseri Kazak halkının estetik
medeniyetini oluşturmada, geliştirmede büyük önem
taşıdı diye nitelendirildi.
Görüldüğü gibi araştırmacıların çoğu, Abay'ı
Kazak edebiyatının klasiği, yazılı edebiyatın o-
luşmasında büyük yeri olan şair, halk edebi dilinden
ustaca yararlanıp, yeni safhada edebi dili yarattan
sanatkar düşüncesini taşımaktadır.
Abay şiir dünyasına yeni talep, yeni şartlar
getirdi. Abay Kazak halk şiir geleneğim kullanıp,
klasik edebiyattan çok şeyler öğrendi ve şiir
dünyasında kendi çağım açtı.
Eski Kazak şiirleri, manzumeleri, sözlü edebiyat
tarzında çok uzun olurdu. Söylenecek fikirleri,
düşünceleri uzaktan dolaylı olarak anlatılırdı. Kafiye
icabı, kelime fazlalıkları da olurdu. Abay şiirlerinde
ise öyle çok, anlamsız, başı boş gelişi güzel kelime
yoktur. Şair kelimeyi seçerek kullanır. Az sözle çok
anlam ifade eder. Düşünceli ve manalıdır. Şiirin her
bir mısrası kafiyeli, güzel anlatımlı, şairane ve
ahenklidir. Ahenk, bir bütünü teşkil eden parçaların
veya unsurların estetik ölçüler içinde birbiriyle
uyuşması anlamına gelen çeşitli ilim ve sanat
dallarında kullanılan bir terimdir. Edebiyat
terminolojisinde âhenk, üslubun bir niteliği olarak,
şiir ve nesirde kelime ve cümlenin âdeta bir musikî
tesiri yapacak şekilde ardarda getirilmesiyle sağlanan
uyumdur (MACİT, 1996:15). Abay, XIX. yüzyılı
Kazak şiirinde bir tefekkür edebiyatı çığırı açan ve
kendi adıyla anılan, sanat dünyasını oluşturan şiirde
değişik bir şahsiyet ve hususiyet gösteren geniş
tesirli.bir şairdir.
Abay dilinin esasını, Kazak halk dili ve sözlü
edebiyatı oluşturur. Şiirlerinde Kazak halkının
gündelik konuşma dilinden, kelime hazinesinden
yararlanan Abay, kelimeleri hem mana, hem yapı
güzelliği bakımından üstatça kullandı. Şiirlerinin
mükemmelliği, malzemenin güzelliği ve onları
kullanma ustalığından kaynaklanmıştır.
Nice yüzyıllar boyunca süregelen halk diline ve
sözlü halk edebiyatı geleneğine dayanarak, kendine
özgü sanat dünyasını kurmuştur. Kazak dilini
ölümsüz kılacak eserler bıraktı ve kendisine sürekli
başvurulacak şiiri ortaya çıkardı. Onun eserlerindeki
konu, şekil ve motifler kendinden sonra gelen şairlere
yeni bir ufuk açtı. Abay'ın halkın dilini en canlı, en
ışıklı ve en güzel şekilde kullanarak Kazak
Türkçe'sinin bir edebiyat ve kültür dili olarak
gelişmesinde hizmeti son derece büyüktür. Büyük söz
ustası Abay, söze çok büyük değer verir, kelime
hazinesinin aslını Kazak halk konuşma dili
oluşturmasına rağmen Arap, Fars ve Rus dillerinden
kelimeler de kullanıyor. Devrinin bir tanığı olarak
şairin kullandığı dil, Kazak toplumunun siyasi, sosyal,
kültürel, ekonomik yaşamını gösteriyor. Arap, Fars ve
Rus dillerini bilen şair, bu bilgilerini güçlü bir sanatçı
olarak büyük
230
bilig-6/Yaz’97
bir beceri başarıyla kullanmıştır.
Şiirlerinde görülen yabancı kelimeler ve
tamlamalar Arapça ve Farsça'dır. Rusça kelimeler ise
o devrin getirdiği değişimlerden kaynaklanıyor.
Kazak toplum ve kültür dünyasına yavaş yavaş
girmeye başlayan Rusça kelimeler, XIX. yüzyıl
ikinci yarısındaki sosyal, siyasi ve kültür yaşamım
gösteriyor. Şair yabancı kelimelerden ölçülü bir
tarzda yararlanır. Kendisi de bu konuda "Böten
sözben bılgansa söz arası, ol akınnın bilimsiz
bişarası" diye uyararak, yabancı kelimelerle sözün
bozulmasını, şairin bilimsizliği olarak görür. Abay'ın
eserlerinde yaklaşık 578 ödünç kelime ve tamlamaya
rastlanıyor. Onların 407'si Arap, 50'si Fars
kaynaklıdır. 62'si Rus, 5'i Latin, 27 kelime eski
Şagatay lehçesinden, 25 tanesi Tatar, Nogay
lehçelerinde kullanılıp, bugünkü Kazak Türkçe'sinde
kullanılmayan kelimelerdir. Birer adet Yunan,
Polonya, Çin kelimeleri kullanılmıştır. Bu kelimelere
Rus dili aracılığıyla benimsenmiştir ("ABAY"
ENSİKLOPEDİYA, 1955: 63).
Abay,kendisinden önceki kültür sürecinin bir
sonucu olarak, kültür birikiminin üzerinde ortaya
çıkmıştır. Klasik doğu edebiyatını, Rus ve Avrupa
edebiyatını, çağının ilimlerini iyi bilen, bilgili şair
söz sanatını yeni safhaya yükseltmiş, önceki şiir
geleneğini zirveye ulaştırmıştır. Şiirlerinden bu geniş
kültürün izlerini görmekteyiz. Görgü, bilgi ve
düşünce unsurlarını didaktik bir zihniyetle ifade eder,
histen fazla fikre hitap eder.
Abay, düşünce ve duygularını ifadede Kazak
halkının kelime hazinesinden yararlanmıştır. Onun
kelime hazinesinde arkaik kelimeler, ödünç
kelimeler ve kendisi tarafından türetilmiş kelimeler
de bulunmaktadır. Şair yeni kelimeleri iki tarzda
türetiyor:
1. Eskiden kullanılmayan kelimeyi edebi dile
getirmek;
2. Eskiden edebi dilde kullanılan bir kelimeyi
yeni bir anlam yükleyerek, yeni manada kullanmak.
Abay'ın kullandığı, kelime kadrosu, XIX.
yüzyılın ikinci yarısında Kazak edebi dilinin
zenginliğini gösteren ve her türlü konuyla ilgili
kelime ve kavramlarının imkanlarım göz önüne seren
manevi bir dünyadır.
Abay, eserlerinde şairane bir dille sosyal e-
konomik, eğitim, kültür alanında yeni kelimeleri
edebi dile kazandırdı ve edebi dili zenginleştirdi. Bu
konuda şair geleneksel öğüt ve nasihat şeklinde değil,
her türlü hareketi ve davranışları reel ifade tarzında
tasvir etti. Mesela, insanın belli bir psikolojik halini
göstermek için dilin bütün imkanlarından yararlandı.
Günlük hayatta kullanılan kelimelere üslup yönünden
özellik yükleyerek, yeni bir anlamda kullandı.
Şiirlerinde hayal gücü kuvvetlidir. Meselâ,
avcılıkla ilgili şiirlerinde doğan ve tilkinin
hareketlerini çok güzel tasvir etmiştir. Onların
hareketini "kavkan kaguv, salan etuv, avzın aşıp
kokaktov, kanat-kuynk suılday" gibi ayrıntılı
çizgilerle betimliyor. Abay dilinin bir özelliği de,
Kazak halkının hayvancılık ve Kazak yaşamına özgü
konuşma diliyle ilgili kelimelerini, yeni
benzetmelerle edebi sanat hâline getirmesidir. Meselâ;
Külkü: meliş savda,alış, beris: asık utıs gibi
benzetmeler yapıyor.
Abay dili milli karakter taşımaktadır. Eskiden
kullanılan elbise, silah ve araç adları halkın
kullandığı kelime ve deyimleri özenle mısralarına
yerleştirdi. İnsan yaşamında ve gündelik hayatta
bulunulan maddî ve manevi durumlarda ilgili
kelimeler çok kullanılıyor.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kazak toplum
hayatında, ülkenin yönetilmesi ile ilgili siyasi, sosyal
ve kültürel alanlarda büyük değişiklikler oldu.
Abay'ınkullandığı kelime kadrosunda bu
değişiklikleri gösteren kelimeler çok bulunmaktadır.
Meselâ, yönetim sistemi ile ilgili; "bolıs, starşın,
candaral, oyaz, kandidat, saylav, şar, tas, şabarman,
atşabar, ulık gibi... Mahkeme ve kadılıkla ilgili; zan,
zakûn, şeriat, küe, biy, bilik, canberuv, antka salvu vb
("ABAY, ANSİKLOPEDİYA, 1995: 37B-380).
Достарыңызбен бөлісу: |