Халықаралық ғылыми-практикалық конференция материалдары


TÜRK DILLI HALKLARIN LATIN ALFABESINE GEÇIŞ TECRÜBESI



Pdf көрінісі
бет145/165
Дата14.12.2021
өлшемі4,15 Mb.
#126269
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   165
Байланысты:
1064, 196178, 230835, 425883
TÜRK DILLI HALKLARIN LATIN ALFABESINE GEÇIŞ TECRÜBESI
 
G. Kortabayeva
El-Farabi Kazak Milli Üniversitesi Şarkiyat Fakultesi TÜRKSOY bölümü
Ülkemizde  Latin  alfabesine  geçiş  meselesi  son  yirmi  yılda  ortaya  atılıp,  son  on  yıl 
tartışılmaya  devam  ediyor.  Şimdi  kazak  halkının  manevi  gelişmesi  bir  kavşakta  kalmış 
gibidir. Bunun gibi karar verilmeyen meselelerin sayısında alfabe seçme problemi de vardır. 
Alfabe halkın manevi varlığını oluşturacak temel faktörlerin biridir, o bir toplumun ya da bir 
kişinin isteğiyle ya da başkaların etkisiyle seçilecek mesele degil. Bu devlet dilinin en önemli 
meselesidir. Alfabe ilk önce dil seslerini sistemli bir şekilde işaretleyen tablodur. Dilin yazılı 
versiyonu bu tabloya dayanarak yazılır. Harf ise bu alfabeyin sadece kod şeklidir. Alfabe 
meselesi siyasilendirilmemeli, ulusal faizdan türlenen onun manevi çevresini belirleyen bir 
durumdur.


290
Ancak yeni alfabeye ne zaman geçeceğimiz hala belli değil. Fakat, onun mücadelesi günden 
güne yakınlaştığı görülüyor. Toplumdaki  bazı fikirlere, onun içinde hatta Rusya’yı taklit 
etmeye alışan vatandaşların toplum organizasyonların karşıt olduğuna rağmen Kazakistan 
Azerbaycan, Uzbekistan ülkeleri gibi sonunda Latin alfabesine geçeceği belli oluyor.
Latin  alfabesine  geçiş  meselesi  1990  yılında  ortaya  atılmıştı.  O  zamandan  beri  dil 
uzmanları, toplum liderleri, siyaset adamları, farklı Medya temsilcileri bu konuyu sık sık 
ortaya atıyorlar.
Latin alfabesine geçiş Türk halkları ortak bir karara gelmesinden sonra kabul edilen bir 
karar diye gönlümüzü teselli ediyoruz. Öyle olsa da bizim düşüncemize göre Latin alfabesini 
kabul etmede alfabe seçmenin ön planları ve nedeni tam bilimsel şekilde aranmıyor. Başka 
Türk halkları gibi Kazak milletinin de yazı tarihinin çok eskiden başladığını ve yazının çeşitli 
tarihlerden geçtiğini görebiliriz.  
Herkes  bilir  ki,  geçmiş  yüzyıllarda  biz  alfabeyi  üç  kere  değiştirmek  mecburüyetinde 
kaldık. 1929 yılına kadar Arap alfabesine uyarak yapılan «Töte yazıyı», 1940 yılına kadar 
Latin alfabesini kullandık, ondan sonra Kiril alfabesine geçtik.
Kazakların  ilk  sürekli  yayımlanan  baskıları  da,    edebi  sanat  eserleri  de Arapça  yazılıp, 
basılmıştı.  Sovyet  temsilcileri  millete  evrensel  okuryazarlık  eylemlerini  yaparak  Kazak 
halkının  genel  kültürünü,  edebiyatını,  dilini  geliştirmede  büyük  bir  araç  bulabildiler. Arap 
grafiği etkisinde yapılan alfabe diğer Türk dilleri gibi Kazak diline de tamamen uymuyordu. 
Söz edilmiş olan çağda yazı meselesinin sosyal bir anlam ifade ettiği problemlerin biri oldu. 
Arap alfabesinin Kazakçaya uygun olmaması baskı sayfalarında ortaya atılıyordu: mesela, Arap 
alfabesinde  Kazak dilinin tüm ünlü seslerini işaretleyen  damgaların olmadığı, bazı harflerin  
Kazak fonetik dilbilimine uygun olmadığı, fazla  ya da eksik damgaların mevcut olması,  bu 
yüzden  “bu  yazıyı  Kazakçaya  uydurmak gerek, eksik olan damgaları  ekleyip, fazla olanları  
kaldırmak  gibi  işler  yapılmalıdır” misali  teklifler söyleniyordu. Bunun gibi problemlerin 
yazıyı,  baskıyı zorlaştırması Arap alfabesinden tamamen vazgeçmeye neden oldu.
Kazaklar arasından çıkan Araplaşmışlar Arap alfabesini başkalarla aynı 1917 yılında bir 
kere değiştirip,
 sat, zat, tyi, zyi, ayın
 (noktasız Ol), 
ha
 (noktasız h), 
zal
 harflerini kaldırdılarsa, 
1924 yılında ise ince «se» ve diakrik «he»-yi kaldırıp, harf sayısını, 32-den 25-e kadar azalttılar. 
Böylece acele edip, «değiştirdik, gençleştirdik» dediler, fakat milliyetçi-аraplaşmışlar Arap 
alfabesinin  basımevindeki,  eğitim  işindeki  zorlukları  yok  edemediler.  Aşağı  yukarı  25 
harfin 16-sı diakritik kodlarla işaretlenip (altı ne üstünü dürtmek), her ince hece ve ince 
söze apostrof koyulması onun sayısını da, kalitesini de, öncekisinden iyileştirmedi. Bunun 
yanısıra Arap alfabesinde bütün ünlü «u», «j» seslerinin ince – kalın (dört çift) çift seslerle 
işaretlediler. 
1861 yılında doğubilimci, misyoner-öğretmen N.N.İlminskiy (1822-1891) adlı bir kişi 
Arap alfabesinin yerine Rus alfabesini almayı teklif etti (İlminskiy N.M. Kırgız  dilindeki 
zarfların  incelenmesi için derleme. – Kazan1861).
O zamandan itibaren kendisi yazmış olan kazak dili, kazak edebiyatıyla ilgili eserlerinde 
Rus alfabesiyle yazdı.  Bunun etkisiyle 1866 yılında eğitimci büyük türkolog-bilim adamı 
V.V.Rаdlov  kendisi  yazmış  meşhur  «Türk  kabilelerinin  edebiyat  versiyonları»  adlı  4 
gayretsiz eserini (1866-1896) yayımladı, 1879 yılında Ibıray Altınsarin kazaklar için yazan 
eğitim kurallarını da bu Rus alfabesiyle yazıp yayımladı. Ayrıca o zamanlardaki bilginler 


291
arasında Rus alfabesine sadece bir-iki ince sesi ayrıca işaretleyen (ә,ö,u) harflerini ekleyip, 
ünsüzlere ayrıca damga eklemeden almayı teklif edenler de (Grigoryev, Vasilyev), ünlulerin 
ә, ö, u, j, u, (v) türlerine ayrıca damga almayla birlikte ünsüz q,ol,ɳ seslerine gerekli olan 
damgaları almak gerektiğini söylediler (İlminskiy, Radlov). Kazakistan bilginleri Аltınsarin, 
Gazin, Duisenbayev da böylece Rus alfabesini kullanmaya destek verdiler. («Dala ualayatı» 
gazetesinin 1896, 1897, 1898 yıllardaki yayımlarına bakınız).
«Alfabe – iki yüzlü keskin bir araçtır» diye Аmankeldi Аytalı dediği gibi,  dünyayı fetheden  
İngiltere, İspanya gibi ülkeler Latin  alfabesini fethetme  siyasetinin kuralına dönüştürdü. 
İspanya bütün Latin Amerikası’na Latin alfabesini sokup, kendi alfabesini koydu.
Kiril alfabesinin de fethetme siyasetine karıştırmanın sebebi vardır. 1910 yılında 13-26 
Haziran arasında Kazan şehrinde gerçekleşen misyonerlerin kurultayında Ruslar: «Alfabe 
devletin birleşmesi amacına hizmet ediyor» diye açıkça söylediler. Bütün bağımlı halkları 
bir  dile,  rus  diline,  bir  dine,  bir  alfabeye  geçirmek  –  ХХ.yüzyılın  başında  planlanan  bir 
siyasettir. 
Sovyetler Birliği`nin ilk yıllarında sadece türk dillerinin değil, üstelik rus dilinin de latin 
alfabesi ile sorunu olmaktaydı. 1919 yılında okutma çalışmaları yanındaki halk komisarı 
A.V.Lunaçarskiy demiş ki: “Bu yerde yaşayan tüm halkları latin alfabesine geçirmek gerek”. 
Ama rusları destekleyenler bu görüşü desteklemedi. Üstelik Sovyet hükümeti latin alfabesine 
çabukça geçmemeyi tercih etti. O yıllarda Türkiye Cumhuriyeti  Latin alfabesine geçiyordu. 
Ve Türkiyenin bu hareketini sovyetler beğenmediler. Sovyetler Birliği komisyon kurarak 
“Latin alfabesine geçmek yabancılara Rusça`yı öğrenmeyi zorlaştırır” diye ilan etti. Böylece 
rus alfabesini Latin alfabesine değiştirmek konusu açılmadan kapanmıştır.
1929  yılından  itibaren  Sovyetler  Birliği`ne  ait  Orta  Asya  Cumhuriyetlerinde  büyük 
medeni devrim başlamıştır. Bu yıllarda Latin harfine geçme konusu yedi, sekiz yıla kadar 
güncelliğini kaybetmemişti.
Bu  yeni  alfabeye  Alaşordalılar  da  oldukça  karşılıklarını  göstermeye  çalıştılar.  Alaş 
aydınları Arab  harfleriyle  yazmayı  tercih  etmekteydi.  Bu  yazı  ile  kazakların  medeniyeti, 
şuuru, feraseti oluşmakta diye düşünüyorlardı. Çünkü Alaşorda aydınları alfabeyi zalimliğin 
bir aleti olarak kullanıldığını ve yeni alfabe halkın bilincini zehirleyeceğini öne sürdüler.
Böylece  Türk  toplulukları  1924-29  yıllarında  Latin  alfabesine  geçmeye  başladılar. 
Ülkemizdeki Türkçe konuşanlar rus alfabesini esas alan alfabeye geçmenin gerekli olduğunu 
söylediler. 1929 yılında Kazak halkı yeni Latin alfabesine geçmişti. Latin alfabesine göre 
yapılan  kazak  alfabesinde  29  harf  vardı.  Dile  yeni  giren  sözleri  yazmakta  harfler  yeterli 
değildi.  1940  yılında  kabul  edilen  günümüzdeki  kazak  alfabesi  rus  alfabesi  esasında 
yapılmıştır.
Günümüzdeki alfabemiz çağdaş kazak dilinin fonetik özelliklerini kapsayan ses sistemidir. 
Şimdiki Kazak alfabesi ve yazım denetimi edebi dilimizin yeni bir düzeye geçmesini, dildeki 
farklı tarzların gelişmesini sağlamaktadır.
Kazakistan bağımsız olalı çözülmeyen sorunlarından biri – Kazakçanın özel alfabesinin 
yokluğudur.
Türk kimdir?
Türkiye eskiden latin alfabesini kullanmaktadır. Diğer özbek, azerbaycan, türkmen gibi 
akraba halklar da latin alfabesine geçmişti.


292
Atatürk demiş ki: “Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin 
ve en kolay olabilecek bir dildir, Analarımızın dili; anadil, diller güzeli... Yerine göre kılıçtan 
keskin,  çelikten  sert,  kayadan  sarp,  boradan  hızlı,  bürümcükten  ince,  kelebekten  uçucu, 
çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe.
Coşkunların hızını, dertlilerin iç sızısını, delikanlıların sevgisini, inancını, güler yüzlü 
kızların  kıvraklığını,  babaların  öğütlerini,  anaların  yumuşak  yürekliliğini,  kızgınların 
öfkesini, kırgınların iniltisini, şenlerin şakasını, göklerin ıraklığını, suların canlılığını, Ay 
ışıklarının oynaklığını, güneş parıltısının keskinliğini, iç yaşayışlarımızı da dış yaşayışımız 
gibi her dilden duygulu anlatan Türkçe... Bize hayatı anlatan, hayatı kendisi ile anladığımız 
Türkçe.
Bizi birbirimizle anlaştıran; dünya milletleri içinde bize şanlı ve belirli bir varlık veren 
Türkçe. (Atatürk`ün Türk Dili Hakkındaki Düşünceleri // İlköğretim Okulları İçin Hazırlanan 
Türkçe Dersi Öğretmen Kılavuzu. – Анкара, 2005) 
Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. Türk dili Türk milleti 
için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, 
geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili 
sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir”.
“Türk kimdir?” sorusuna cevapların en önemlisi – Türkçe`yi bilmektir. Örneğin, 1923 
yıllarında  türkçülük  düşüncesini  destekleyen  otorite  sahibi  olan  Hamdullah  Suphi  “Türk 
kimdir?” sorusuna  böyle cevap verdi: “Türkçe konuşan, müslüman ve Türk aşkına sahip 
olan türk”.
Azerbaycandaki alfabe reformu.
Latin alfabesine geçmek tecrübesi ilk olarak Azerbaycan’da ele alınmıştır. Bu tecrübe 
temelinde bütün Sovyet cumhuriyetlerinde latin alfabesine geçmek sistemi oluşmuştur. Arab 
alfabesinden hiç fayda olmayacağını ve Latin alfabesinin gerekli olacağını ilk XIX. yüzyılında 
İran’da Malkomhan desteklese, türk halklarından ilk Mirza Feth Ali Ahundov (1863 y.) oldu. 
Ama o zamanlarda bu gibi refomlara izin verilmezdi. Arab alfabesinin zorluluğuna rağmen 
o birkaç yıl kullanılmaya devam etti. 1922 yılında Kazan devriminden sonra Azerbaycan’da 
Arab alfabesine karşı hareketler yine başladı. Bunu başlayan devrimci Ağamalıoğlu idi.
Bundan sonra V.İ. Lenin bu akım hakkında Ağamalıoğlu ile konuşarak, “Latinleştirme 
– doğudaki devrimdir” diye değer biçti. Ama Azerbaycan’daki milletçiler kolayca teslim 
olmadılar.
Onlar, Arab  alfabesini  bırakmamalıyız,  böylece  biz  eski  medeniyetimizi  ve  Sovyetler 
Birliğindeki diğer müslümanlarla ilişkimizi kaybedeceğiz, dediler. Üztelik başka islamcılar 
ise, Arab harfleri Kuran ile gökten geldi ve onun kaybı insanin kaybı, insan kaybı demek 
ahiret demektir, diye halkı korkutmaya da başladılar.
1926  yılının  26  Şubat  ve  6  mart  tarihleri  arasında  Baku`de  tüm  türk  halkarının  ilk 
Bütün Sovyet Türkoloji kongresi düzenlenmiştir. Buradaki en önemli konuların biri de – 
latin alfabesine geçme meselesiydi. Kongreye katılan milletçiler oldukça karşı görüşlerini 
ispat etmeye çalıştılar. Bu kongrede son noktaya gelmek amacı ile 131 delege: kazaklar, 
kırgızlar, tatarlar,  özbekler, çuvaşlar, Kuzey Kavkas ve Saha temsilcileri katıldı. Kongreye 
rus akademisyenleri ve professörleri, Türkiye, Almanya, İran ve Macaristan bilim adamları 
da geldiler. Bu kongrede üç problem gözden geçirildi: terminoloji, yazım denetimi ve alfabe 


293
meselesi. Bütün türk halkları tarafından çok önem verilen mesele alfabe kaderiydi. Çünkü 
herhangi bir alfabe sadece yazı değil, üstelik medeni ve toplumsal önemi taşıyan bir değerdir. 
Ama  Soviyetler  birliği  zamanında  öyle  değildi.  Islam  dinini  yok  etmenin  önemli 
yöntemlerinden  biri  yazıyı  değiştirerek  arapçayı  ve  alfabesini  iyi  bilen  hocaların  ders 
vermelerini durdurarak, yani akabetinde dinin yayılmasını yavaşlatarak ve Kur-an okuma 
imkanından ayırmaktı. Musliman olmayan memleketler kolaylıkla latin alfabesine geçiyordu. 
Azerbaycan’ın  latin  alfabesine  ilk  olarak  geçmesinin  sebebi  bu  memleketin  ulusal 
yazısının pek yaygın olmaması ve diğer türk cumhuriyetlerle kıyasla şehirleşmenin daha 
ileride olduğuna bağdaştırıldı.
Bağımsızlığını  aldığı  senelerde Azerbaycan    memleketi  tekrar  latin  alfabesine  geçme 
işlerini başlattı.
Latin alfabesine geçen memleketlerdeki zorluklar.
Bügünlerde halk arasında alfabenin değişmesi hakkında değişik fikirler söylenmektedir. 
Bazıları  latin  alfabesinin  kolaylıklarını  öne  sürerken,  diğerleri  de  acele  edilmemesi 
gerektiğini  söylemektedirler. Böyle fikirlerin ortaya çıkması çok normal. 
Kazakistan alimleri latin alfabesine  geçen Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan’ın acı 
derslerini açık olarak ortaya sürmektedirler. Özetleyecek olursak: 
1.1928 yılında latin alfabesine geçmesine ragmen, Türkçe’deki bazı sesleri işaretleyen 
harfler harf sistemine dahil olmamıştır. Özbekler de aynı sorunla karşılaşmaktadır.
2. Asırlar boyunca arab harfleriyle yazılan eserlerini kullanamamaktadırlar.
3. Çocuk edebiyatları yetmemektedir.
4. Tez araştırmaları kiril alfabesiyle yazılmıştır.
5. Öğretim görevlilerini hazırlamak büyük sıkıntı.
6.Özel kurumlar iç belgelerini latin harflere geçirmekte acele etmemekte.
7. Özbekistan’da rus dilinde eğitim veren okullar kiril alfabesini kullanmakta.
8.Özbekistan’da latince eğitim görenler sayısı azalmasıyla, ulusal baskılara talep azal-
mıştır. Özellikle orta yaş ve yaşlılarda çok belirgin olmaktadır.
Kazakça için sadece latin alfabesini hazırlamak yetmez, en önemlisi dil kullanıcılarının 
kolay bir şekilde benimseyecek organizasıyonların yapılması lazım. Onun içınde yeni alfabeye 
uygun olan sözcük denetimi ve doğru telaffuz sözlükleri başta olmak üzere kullanıcıya lazım 
olacak  kaynak  elde  edecek  şekilde  altyapıyı  hazırlamak  en  önemli  sorumluluklardandır. 
Alfabe değişimi hakkında dört ana fikir tartışılmaktadır. 
Birincisi «rus (kiril) alfabesi alışılmıştır, bu alfabeyle birçok araştırmalar yayınlanmıştır. 
Eğer başka yazıya geçersek hepsini bir anda kaybedeceğiz» diyorlar. 
İkincisi,  arab alfabesini kullananlar aynı dinden olan doğu halklarıyla tekrar yakınlaşmanın  
hamlesi olarak hesap ediyorlar. Burada Ahmet Baytursınov’ın kestirme yazısına olan özlem 
de var. 
Üçüncü, latin alfabesini destekleyen ilim ve halk temsilcileri onu gelişmeye götürecek 
tek  kestirme  yol  oldugunun  kanaatinde.  Nitekim  türk  kökenli  memleketlerin  hepsi  latin 
alfabesine geçmiştir ya da geçmektedir. 
Dördüncu, eski (ilk cağ) türk yazılarını isteyen az bır topluluk var. Göktürk  yazılarını 
bir daha canlandırmak aptalın işi değil, türk kökenlilerin dünyadaki seviyesini yükseltecek 
büyük iştir.


294
Tüm kazaklar kazakça konuşmadıkça latin alfabesine acilen geçmenin zor olacağı belli. 
Kazakçaya istek olmayan bir memlekette, latin alfabesine istek olur mu? Bu – sadece lengüistik 
problem değil, zor siyasi-sosyal bir sorun. Basın yayınlarda latin alfabesine geçmek bağımlı 
ülke psikolojisinden kurtulmanın tek yolu olduğunu yarışarak yazmaktadırlar. Ne yazık ki, 
bağımlılık psikolojisinin damarı alfabeden daha derinlere dayandığını düşünüyoruz. Onlar: 
düşünce tarzı, kültür, gelenek, terbiye.
İşte  bu  sebeplerden  dolayı  cumhurbaşkanımız  «Kazakistan-2050»  stratejisinde  sadece 
Kazakistan’da  yaşayan  kazaklar  değil,  bütün  halkın  %95-i  2025  senesinde  ulusal  dili 
konuşacağını öngörüyor. Yani, o zaman bütün halk dili iyi bir şekilde bildikten sonra latin 
alfabesine geçiş çok daha kolay olacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında cumhurbaşkanımızın 
önderliğini bir daha görmüş oluyoruz. Tüm kazaklar kazakça konuşarak, tekdilli memlekete 
dönüştüğü zaman kazakçayı latin alfabesine geçirmek çok daha kolay olacaktır.
Bir zamanlar türk medeniyeti ve kültürünü araştırma, onu dünyaya tanıtma amaçlı kurulan 
TÜRKSOY toplantısında türk dilli memleketler latin alfabesine geçmeyi herkez onaylamıştı. 
Türk halklarının dilleri benzese de hala farklı alfabeleri kullanmakta, latin alfabesini kullanan  
türk memleketlerinde bile harif işaretleri aynı değil.
Ama  sağdan  sola  doğru  yazılan  arap  alfabesiyle  karşılaştırırken,  kiril  ve  latin  alfabe 
sistemleri benzemektedirler.
Sadece bazı harflerin şeklinde değişiklik var. Örneğin, 2014 senesinde Kazakistan’ın latin 
alfabesine geçtiğini varsaysak, bir yıl boyunca iki alfabe de kullanılır, 2015 senesinde ise 
tamamen latin alfabesine geçilebilir. Özetle, bir senede bütün Kazakistan vatandaşları latin 
alfabesini öğrenebilirler.
Latin alfabesine geçmek – kazakçayı uluslararası dereceye çıkarır. Bilgisayarın önemli 
röl  oynadığı  bügünlerde  internet  sisteminde  tamamen    latin  alfabesi  kullanıldığını  kabul 
etmeliyiz.
Hepimizin e-posta adresimiz var. E-postamız kiril, arab ya da başka alfabeyi değil latin 
alfabesini  kullanmaktadır.  Kullandığımız  arabanın  plakası  da  latın  harfleriyle  yazılmıştır. 
Kimliğimiz  ve  pasaportumuzda  da  latin  harfleri  bulunmakta.  Bunun  gibi  birsürü  örnek 
verebiliriz. Yani latin alfabesi bize yabancı değil. O bizim toplumla iş-dışlı olmuştur. Latin 
alfabesini herhangi bir eğitimli birey belirli derecede bilmektedir. Latin alfabesinin birçok 
faydalı yanlarını öne sürebiliriz. 
Bilgi akışına  bakarsak, yeni alfabenin 11 değişik şekli varmış. Bu değişik versiyonları 
kimler  sunuyor?  Filoloji  doktoru,  profösör  Alimcan  JUNİSBEKOV’ın  fikiri:  «Şimdilik 
kazak yazısını (alfabe, işaret, kurallar) oluşturmanın iki yolu var. Birincisi – Avrupa kalıbı, 
günümüzün kiril yazısı, o kiril alfabesinde yazmak, ikincisi - Ahmet Baytursunulı’nın kalıbı. 
Bulunmaz hint kumaşı gibi “kesme işareti” diye harfin üst köşesini noktalayıp, “diyakritik 
işaretler”  diye  harfin  üstünü  çizerek  şenini  yükselterek,  “o”nun  ortasından  çizerek  “ө” 
değerlendirerek, “ae”yi birleştirerek “ә” diyerek çiftleştirmemiz hepsi Ahmet bey’den kalma 
şablondur.
Öyleyse,  şimdilerde  proje  yapanların  kullandığı  kalın  ve  ince  ses  işaretleri  Ahmet 
Baytursunulı’nın  yaptığı  vazgeçilmez  yoldan  gitmektedir»  (Junisbek A.  Sermaye  reform 
lazımdır // www.baq.kz. 18.04.2014)    Kazakistan latine geçerse, nasıl bir sorunla karşı 
karşıya kalabilir ?


295
Bügünlerde  memleketimizin  latin  alfabesine  geçişi  hala  iki  taraflı  tartışılır  bir  konu 
olmaktadır. Latin alfabesine geçme taraftarları eğer geçilirse ulusal dilimizin kendi gücüne 
kavuşmasına  faydası  olacağını  savunurken,  latine  karşı  olan  taraf  halk  arasında  cahillik 
çoğalır diye korkmaktadırlar. Bazıları Ahmet Baytursunov başlayan kazak soyluları latin 
alfabesine karşı olduğuna dair fikirleri öne sürüyorlar.
Bu konuda fikrini söyleyen birçok bireyin çoğu Kazakistan’ın kiril alfabesinden latine 
geçmesinin gerektiğini bastırarak göstermekte. Az bir topluluk kiril alfabesini değiştirilmeden 
kalması hakkında fikir söylüyorlar. Onların böyle demesinin tek sebebi: Latin alfabesine 
geçilmesi takdirinde bügüne kadar yazılan kitaplar, dergiler ve makaleler ne olacak; gelecek 
nesil bunlardaki zengin medeni bilgileri kaybetme korkusudur. 
Birincisi  latin  alfabesine  geçtiğimiz  takdirde  rusçayı  hangi  alfabeyle  öğreneceğiz  ve 
yazacağız denilen fikir. Rusçayı kiril alfabesiyle bırakırsak memlekete de halka da  bazı 
zorluklar çıkarabilir, üstelik bu faydasız. Bu açıdan bakılırsa, latin alfabesine geçiş çok daha 
yavaş olacağı kesindir.
İkinci olarak, yazar, şair Muhtar Şahanov’un dediği gibi, latine geçmek memleketi ikiye 
ayırır. Bu dil ve kültür açısından ikiye ayırılmış bulunan kazakların arasını ondan beter açar. 
Üçüncü,  kiril  alfabelerle  yazılmış  olan  tezlerin  okunması,  araştırılma  meselesi.  Kiril 
alfabesi bazında eski kültürel miras, ağız edebiyatı, kurgu, araştırma çalışmaları, ders kitapları 
yazılıyor. Arab alfabesinden latine, latinden kiril alfabesine geçiş sırasında toplumun büyük 
bir oranı cahildi, bu yüzden reformlar yapılırken toplumun ve kültürel mirasımızın karşılıklı 
olarak sadece bir kısmını etkilemiştir. Bugün ise toplumun bahsedilmiş kültürel miraslarını 
tamamen kaybetme riski var. 
Günümüzde bağımsız türk cumhuriyetleri  türkoloji dalında rahat davranmalarına rağmen, 
önlenmek ve teklenme durumları belirgin. Üstelik ortak mirasları tek bir ulusa benimsetmek 
ve  tekli  benimseme  olayları  da  var. Türkoloji  komplike  bilim  dalıdır,  toplumsal  siyasi  – 
beşeri bilimler olarak okutulması lazım. 
Türkoloji  sadece  türk  dillerinin  geçmişini  ve  bugününü  araştırmaz,  türk  halklarının 
tarihini, edebiyatını, ideolojisini, kültürünü, etnografisini tamamen kapsıyor.
Küreselleşme  zamanında  türkoloji  siyasileşme,  felsefe,  sosyoloji  konuları  dışında 
da  kalmıyor.  Küreselleşme  dünya  çapındaki  bir  eğilim  olsada  bile,    belirli  bir  kültürlere 
dayanıyor.
Bu civarlarda Amerika veya batı Avrupa medeniyeti talim talimatla, bin türlü renklerle 
insanları ayartmayla da, ingilizcenin etkisiyle de bütün insanlığa benimsettiriyor. 
Türkoloji ayrı bir bilim dalı olarak ХVШ. yüzyılda oluştuğunu düşünelim, ama bundan 
ХVШ. yüzyılına kadar türk toplumları ve onların dilleri hakkında hiçbir araştırma çalışması 
yapılmadı  kaanatine  gelinemez,  oluşmasına  iki  yüzyıl  bile  olamayan  genç  bilim  dalının 
günümüzdeki başarısı sevindiriyor ve  geleceği iyi umutlara vaatediyor.
Bu manevi bütünlüğe ulaşmanın tek yolu –  bu aralar tüm türk topluluklarının  dayanma 
kalkanı, küreselleşme denizinde yüzmesi için gerekli yelkeni, türk medeniyeti olacaktır.
Sonuç
Biz - dev bir hayat ağacının çeşitli yapraklarıyız.
Kazak devleti için latin alfabesine geçme ne gibi kazançlar getirebilir dersek, tabii ki bu 
durumda  çeşitli dibilimi adamlarının fikirlerini dikkate alıyoruz.


296
İlk olarak dilin özüyle ilgili. Dilimizdeki, şimdi kullandığımız yabancı sesleri simgelendiren 
harfleri kısaltarak, kazakçanın doğal, kendine özgü harflerini olduğu gibi korumak.
İkinci  olarak,  fazla  olan  simgelerle  ilgili  kurallar  azalarak,  eğitim-öğretim  metodları 
kolaylaşır.
Üçuncü  olarak,  latin  alfabesini  kullanıyor  olmamız  bilgisayarlı  yeni  teknolojiler 
aracılığıyla dilimizin uluslararası mediaya açılabilmesini sağlar.
Dördüncü olarak, türk dünyasında önemli yer alan Türkiye’nin latin alfabesini kullanıyor 
olması. Son zamanlarda durmadan gelişen ekonomik ilişkilerle manevi-kültürel, eğitim ve 
öğretim çalışmalarını getirir.
Latin  alfabesi  kullanıma  geçince  zorluk  yaşanmasına  neden  yok.  Çünkü  özellikle 
gençler ingilizce bildikleri için latin alfabesine geçsek bile kolaylıkla okur ve yazar olur. 
Şimdi  bile  internette,  Kazakistan  latin  alfabesine  geçme  kararını  daha  vermediyse  de, 
onlar latin harfleriyle kazakça yazıyorlar. Kırk yaş üstü, ingilizceyi hiç bilmeyen şahıslar 
zorluk yaşayabilirler. Onlar latin harfleriyle birkaç günde okumaya başlasa bile, yazmayı 
öğrenmeleri bir kaç ayı alabilir.
Fakat, net olan şu ki kazak dili buğün ya da yarın kesinlikle latin alfabesine geçecek. 
Cumurbaşkanımız  Nursultan Abişulu  Nazarbayev  Ulusa  sesleniş  konuşmasında  bunu  net 
olarak belirtmişti. Böylece bir soru’nun ve bir sorun’un nerden başlangıç aldığı belirlendi. 
Cumurbaşkanın ‘Kazakistan 2050’ stratejisinde Kazak devletinin istikbale yönelik stratejileri 
belirlendi ve kazakçanın latin alfabesine geçeceği hakkında özetlenmiş fikirler içermektedir.
Cumhurbaşkan Ulusa sesleniş konuşmasında Kazak devletinin siyasi-ekonomik, sosyal- 
kültürel  eğitim-öğretim  yönlerindeki  gelişmeleri,  uluslararası  alandaki  yerini  her  yönden 
gözden geçirmekte olup, iç ve dışarı ile ilgili durumları değerlendirerek, alfabeyi ne zaman, 
hangi yöntemlerle değiştirmesi gerektiği, bu durumları gözönünde bulundurarak doğru karar 
verdi.
Cumhur  başkanımız  kazakça  latin  alfabesine  geçerse  halkın  kültüründe  çok  büyük 
gelişmeye yol açacağından bahsediyor. “Bu evrim iyi hazırlıklı ve yerli yerinde planlanarak 
yapılmalı.  Bu  arada,  XX.  yüzyılda  kazakçadaki  bilim  ve  edebi    mirasların  çok  büyük 
bir  deposu    kiril  alfabesiyle  hazırlandığını  akılda  bulundurmak  lazım.  En  önemli  olanı, 
kazakistanlıların gelecek çocukları için hazırladıkları  bu hazine kaybolmadı. Biz kazakçayı 
latin alfabesine geçirmek için devlet komisyonu kuracağız” – diyor Nursultan Nazarbaev.
Kazakistan cumhurbaşkanı bu yeniliklerin yabancı ortaklarımızın da dikkatini çektiğinden 
bahsediyor.  “Bazılarının  dediği  gibi  Kazakistan’ın  geosiyasi  üstünlüklerinin  değişmesini 
“ispat” olarak görmelerine neden yok. Öyle demeye hiç neden  yok. Bunun hakkında şunu 
diyebilirim.  Latin  alfabesine  geçmek-kazakçayı  geliştirme  ve  yenilemedeki  iç  ihtiyaç. 
Karanlık odadan kedi aramanın anlamı yok, ve ayrıca o orada hiç olmadı”.
20-40  yıllar  arasında  latin  alfabesini  kullandığımızı  hatırlatmak  istiyorum.  Eskiden 
SSCB’de  olan on beş devletin içinde birliğin dağılmasına kadar üç devlette devlet dili olarak 
latin alfabesi kullanılıyordu. Kazakistan’ın Avrasya integrasyona katlmasından bahsedersek 
- bu bizim prensipli seçimimiz. Bizim doğru yönde ilerilediğimizi varsayıyorum, ekonomik 
integrasyon  tüm  devletlerin  sorumluluğu  olarak  düşünülmekte.  Bizim  gelismekte  olan 
ekonomimizin  pazara  ihtiyacı  var,  onun  için  siyasi  değil,  ekonomik  integrasyonda  adım 
atmaktayız. Devletin siyasi bağımsızlığı tartışılmaz” – diyor cumhurbaşkanımız.


297
Günümüzde, kazak topluluğunda latin alfabesine geçme durumu ciddi olarak tartışılmakta. 
Doğal olarak, bunun gibi çok büyük önem arzeden durumlar toplumun çeşitli kümelerinde 
sağlı  sollu  tartışılması  lazım.  Bütün  bunların  sonucunda  Kazak  devleti  karlı  bir  sonuca 
varacağı hiç süphesiz.   
Referanslar:
1. Kitaplar
KAŞKARİ, M. (2004). «Divânu Lügati’t-Türk», Almatı. 
İLMİNSKİY, N. (1861). Kırgız  dilindeki zarfların  incelenmesi için derleme, Kazan.
Malov, S. (1952). Eski Yazma Anıtları, Moskova. 
2. Yazar Adı Olmayan Kitaplar
DPT (2003). İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması 
(2003), Yayın No: DPT 2671, Ankara.
Atatürk`ün  Türk  Dili  Hakkındaki  Düşünceleri  //  İlköğretim  Okulları  İçin  Hazırlanan 
Türkçe Dersi Öğretmen Kılavuzu (2005), Ankara
3. İnternet Bazlı Kaynaklar
Kazakistan Cumhurbaşkanı – Cumhurbaşkan N.A. Nazarbayev`in «Kazakistan - 2050» 
Olgunlaşan Devletin Yeni Siyasi İstikameti» adlı Kazakistan halkına seslenişi //www.аkorda.
kz. 29.04.2014 
Latin alfabesi // http://kk.wikipedia.org/wiki
Junisbek A. Sermaye reform lazımdır // www.baq.kz. 18.04.2014


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   165




©engime.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет