Salihli çok canlı bir yermiş. Bu yüzden olmalı orada yaşayanlar da çok candan insanlardı. Toplantı (Nevruz Kutlamaları) yapılacak parka geldiğimizde Türkiye’nin ve Kazakistan’ın bayrakları dalgalanıyordu. Yanyana iki Kazak keçe çadırı dikilmişti. Kazaklar ve Türkler hepsi bir arada kaynaşmışlar. Görenlerin gözü sevinecek manzaraydı. Salihli’de Kazakların yaşadığı bir avıl-mahalle var. Kazakça avıl gibi değil, ikişer-dörder katlı evler. Orada sarmaş dolaş selamlaştık. Hamza Uçar’ın kızı Aklima Hakim’le Almatı’da tanışmıştık. O, beni Alibek Hakim’in hanımı Kadiyşa Hanımabla(Bu nine yazarla aynı boydan, Nayman soyundandır) tanıştırdı. Bekarıs’la ikimiz o tarafa gittik. Kazakların Orta Cüzünün en büyük iki kabilesi olan Kerey ve Nayman boylarının selamlaşma adetini yerine getirerek, o hanımablanın ellerini alnıma götürdüm. İki kelimeden sonra sohbet koyulaştı. Gönlüne girecek söz bulunursa hangi ana sevgi göstermez ki…Anlaştık, Sözleri de yerli yerinde. Bana Kazakların ulu ozanı Abay Kunanbayoğlu’nun torunu Akıliya abla gibi ulusumuzun gerçek analarındanmış gibi geldi. Manalı sözlerimi hemen anlıyor ve usule göre cevaplar veriyordu. Sohbete özlemim kanmış gibi oldu. Aksakallar da yanımıza geldiler. Kısa sohbetteki önemli soruların cevabını çabucak veriyorlardı. İstiklal uğruna yapılan göçün canlı tanıkları Madalim hacı, Köksegen ve Malik gibi eski toprak savaşçıların sohbetini dinlerken bu küçücük grubun kahramanlık ruhuna hayran oldum. Nevruz bayramının kutlamalarını hatırlatarak, Bekarıs isimli ozanı öne sürerek, sesleriniz gönlümde yer etsin tavrındaki niyetimi belli ettim. Elimi sıkıca tutarken, Alibek Hakim’in 92 yaşındaki hanımı Kadiyşa Nine aniden:
Avılım(Köyüm) Kızılözen yar başında,
Altay’ların at koşturduğu vadisinde
Eşitti ilimi de bilimi de,
Kerey’lerim seçtim vardım mirzasına,
deyiverdi. Buna cevap olsun diye meşhur Bekarıs Ozana döndüğümüzde Kadiyşa Hanım-anamız;
Kaldın mı, çare mi var ah-vatanım,
Kaldın ya Kerey-Nayman iki aslanım
Artık şiir söylemeyi yapayım
Doksan iki yaşındayım.
diyerek Bekarıs’a karşı atışmayı başlatıverince, meşhur ozanın tüyleri diken diken oldu. Atışmaya uygun cevabı vererek ihtiyarın duasını aldı. Çok kısa bir sürede geçen bu hatıramızı hayat boyu unutamayacağız. “Hangi partiye oy vereceksiniz? diye sordum. Nine, sağ elini kaldırdı, baş parmak(bas barmak), orta direk(ortan terek) ve küçük şümeki(şıldır şümek) büktü, işaret parmağı(balalı üyrek) ile küçük bebeği(kişkene böbek) yukarıya dikti: “Başkanların içinde Menderes ve Turgut Özal’la kimse yarışamaz. Menderes’i haksız yere astılar. Gerçek Türkçü oydu. Parti konusuna gelince şahsen ben kendim gökbörülerden şaşmam. Bunların hepsi ağarmak istiyorlarsa ağarsınlar” dedi. Hepimiz güldük. Meğer bir ailenin fertleri arasında herkesin tercihi farklıymış. Mesela Kadiyşa hanımablanın kardeşleri “Ak partici”, bazı akrabaları “Gökbörücü”, diğer akrabaları “demokratçıymış”. Ancak yerel idareciler Kazakları destekliyorlar. Nevruz kutlamasına yerel idare amirleri, bütün parti temsilcileri, Türksoy ve Türk Dünyası kuruluşlarının temsilcileri, işadamları, İzmir’deki Kazaklar ile Kazakistanlı öğrenciler katıldılar. Katılımcıların hepsi de Kazaklarla yakın görüştükleri için selamlaştılar ve hatır sordular. Demek ki birbirleriyle iyi görüşüyorlarmış, Kazaklara değer veriyorlarmış. Bazen akademide ders vermenin de faydası olur. Yerel idareciler de biz de birer konuşma yaptık. Akkuv grubunun konseri güzeldi. Özellikte Merveş’in Altay şarkısı başlayınca yaşlı erkekler yiğitlik günlerini, nineler ise genç kızlıklarını hatırlamışcasına daldılar. Güzel bir sohbet oldu, rahatladık. Arada sırada Köksegen Aksakala dağları göstererek “BeşAğaç bu tarafta mı?” diye şakalaşıyordum. Hepimiz neşeli şekilde dağıldık, ben kabristana yollandım.
Достарыңызбен бөлісу: |